“Benim paltomu nereye götürüyorsunuz?”

A -
A +

Yıllar önce askerliğimi asteğmen olarak yaparken İstanbul’a izne geldiğim ilk günde Üsküdar vapurunda yaşadığım unutulmaz hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum.

 

Asteğmendim, eğitimliydim, çelik gibi adalelerim vardı... Paltoyu alıp hemen ardından yetiştirmeliydim.

 

Vapurun motoru daha da hızlanmaya başlamıştı. Ön tarafı da iskeleden milim milim ayrılıyordu işte... Paltoyu kaptığım gibi ben de daldım kalabalığın arasına.

 

-Lütfen müsaade edin, hey bir dakika izin verin!

 

Yolcuları yara yara ilerlemeye çalışıyordum. Az önce telaş içinde inmeye çalışan Remzi’ye yol vermişlerdi. Hemen arkasından benim de bu şekilde telaşlı koşuşturmama şaşırmış sağına soluna bakınıp “ne oluyor ya” der gibi olmuşlardı.

 

Ama bunu düşünecek durumum yoktu. Bir an önce arkadaşımın paltosunu yetiştirmem lazımdı.

 

Güverteye indim, sağa sola bakındım Remzi’nin nerede olabileceğini tahmin etmeye çalışırken arkamdan kuvvetli bir pençe yakaladı bileğimden.

 

“Hey! Bir dakika bakar mısınız asteğmenim!”

 

Geri döndüm şaşkınlıkla. Baktım pancar gibi kızarmış bir çehre. Haşin bir öfkeyle yüzüme bakıyor. Ben subay olduğum için fazla da ileri gitmiyor. Çünkü üniformalıyım. Ben ise ne olduğunu anlamıyorum:

 

“Buyurun”

 

“Benim paltomu nereye götürüyorsunuz?”

 

-Bu palto Remzi’nin, yani şey...

 

-Asteğmenim bu palto benim paltom. Ne Remzi’si...

 

-Arkadaşım, şey...

 

“Asteğmenim o arkadaşınız paltosuyla kalkıp gitti. Lütfen bu palto benim...”

 

O andaki mahcubiyetimi tahmin etmişsinizdir. Adamcağıza durumu anlatmaya çalıştım. O da “tahmin etmiştim” filan dedi.

 

Sonra paltosunu elimden alan adam rahatlamış olarak ben ise üzerimdeki resmî kıyafetle mahcup bir hâlde birlikte vapurun üst katına çıkmaya başladık. Vapur hareket etmişti. Ama artık paltosunu aldığım adamla yan yana oturmaya da yüzüm kalmamıştı.

 

Meğer bizim Remzi zaten paltosunu çıkartmamışmış. O telaşla birden kalkıp fırlayınca hemen yanı başında duran paltoyu onun zannetmişim. “Zavallı paltosunu unuttu” zannederek başka yolcunun paltosunu kaptığım gibi ona yetiştirmek(!) istemişim. Beni hırsız muamelesi görmekten üzerimdeki üniforma kurtardı... O gün bugündür ne zaman vapura koşan telaşlı birini görsem, bizim Remzi’yi ve o paltoyu hatırlarım, kendi kendime mahcup gülümserim...

 

     Muharrem İzzet

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.