"Benimle dalga mı geçiyorsun?"

A -
A +
“Ertesi gün saat 08.30'da derse girdim. Saat 09.00 dolaylarında karşıdan bir kalabalık geliyordu...”
 
 
1983 yılında, sıkıyönetimden sonra seçimler olmuş, Turgut Özal liderliğinde ANAP iktidar olmuştu. Özal televizyondan konuşuyor; “Elektriksiz, telefonsuz, yolsuz köy kalmayacak” diyordu. Yanılmıyorsam 1984 yılı aralık ayıydı. Köyümüzün muhtarı Mehmet Bey, “Hocam yarın elektrikçiler telefoncular bizim köye gelecekler. Size sevincimi anlatamam; köye elektrik ve telefon bağlanacakmış” dedi.
Muhtara baktım;
“Sen dalga mı geçiyorsun, daha hiçbir çalışma yok” dedim.
Muhtar "Haber doğru Hocam yarın geleceklermiş” dedi.
Ertesi gün saat 08.30'da derse girdim. Saat 09.00 dolaylarında karşıdan bir kalabalık geliyor ama kimisi toprağı kazıyor, kimisi direk dikiyordu. Muhtarla birlikte yanlarına gittik. Kırk küsur kişi vardı. 10 kişi direklerin yerlerini kazıyordu. 10 kişi direkleri dikiyordu. 10 kişi telleri çekiyordu. 10 kişi direkleri telleri çukurların yanına, direklerin yanına taşıyorlardı. Bir kısmı da traktörleri ve kamyonları kullanıyordu...
Ya Rabbi bu ne nasıl bir çalışmaydı? Bir saat içerisinde köye geldiler. Köyün içine de direkleri dikip telleri çektiler ve trafoyu yerleştirdiler.
Saat 10.30 gibi köyde ışıkları yakıp deneme yapıp köyden çıktılar. Bizden sonraki köye doğru yöneldiler...
Saat 11.00 dolaylarında da telefoncular geldi. Onlar da telefonu muhtar odasına bağlayıp köyden ayrıldılar... Bunların hepsi  aynı gün içerisinde olmuştu. Aynı hafta içerisinde de bütün köylü evlerine elektrik bağlatmıştı. Bir hafta sonra da köy ışıl ışıl olmuştu. Köyde de hummalı bir çalışma vardı. Kısa zamanda televizyon alanlar oldu...
Bir gün de Atatürk Barajına gezmeye gittik. Benim görev yaptığım köy Samsat ve Atatürk Barajının olduğu taraftaydı. O zamanlar Eski Samsat vardı. Atatürk Barajına vardığımızda ne kadar çok şaşırmıştık. O iş makineleri sanki maket gibiydi. Biri gidip biri geliyordu. “Bunlara benzin mi, mazot mu yeter?” diyordum içimden...
Ya Rabbi bu ne biçim çalışmaydı. Bu ne hızlı bir gelişmeydi. Özal’ın yaptıklarına bizim aklımız hayalimiz yetmiyordu. Biz otobanı da ilk kez Özal’dan duymuştuk. Bu “Otoban” da neydi? Özal otobanda test sürüşü yapıyor araba kullanıyordu. “İşte dedim arkadaşlara ve de eşime; bizim mefkûremiz, milliyetçiliğimiz, memleketi en kısa zamanda, en kısa yoldan, en üst seviyeye çıkarmak budur. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.