Beterin de beteri varmış!

A -
A +

Allah'ım bu neydi başıma gelenler böyle? Eşim her geçen gün daha da eriyor ama ben üzülürken o gülümsüyordu: "Oğullarıma kavuşacağım" diyordu, ağlamaktan kısılmış sesiyle... O gün hastaneye geldiğimde içim bir tuhaftı. Eşimin saçlarını okşayacak, dayanması için yalvaracaktım. "Beni yalnız bırakma n'olur" diyecektim. Odasına geldiğimde yatağında kimseler yoktu. Dışarı çıkıp kapı numarasına baktım. Bu odaydı. Ama yatağı bomboştu. İşte yanı başındaki hastalar da aynı. Konuşamıyor hiçbiri. Beni görünce ağladı yandaki yaşlı hasta. O zaman anladım: "Hayır" dedim. Ölmüş olamaz. Onu başka bir odaya taşımışlardır. Hıçkırarak koridorda haykırıyordum: -Hayır onu bari almayın benden... Hayır! Doktorların tesellisi yüreğime kurşun gibi aktı: -Başın sağ olsun beyefendi... Allah'ın takdiri... Söylemek çok kolaydı. Ya sabredebilmek... Daha altı ay önceydi ya... Her şeyimiz yerli yerindeydi. İki oğlum, hayat dolu karım, evim ocağım, param... Allah'ım hepsi uçtu elimden. Hepsi... Hiç uğramadığım mezarlık sanki adresim olmuştu. Şimdi de karımı verecektim toprağa... Onu da defnettik gözyaşıyla... Artık eve gidemiyordum. Aklımı oynatmamak için fabrikada işçilerle kalmaya başladım. Birkaç hafta sonraydı... Sanki belâ yağmuru yağıyordu üstüme... Bir telefon geldi akşamüstü. Fabrikamın birinde yangın çıkmıştı. Şaşırmak az gelirdi... Sanki bir kâbus içinde gibiydim. "Mal canın yongası" derler. Acele gittik fabrikaya ama itfaiye gelene kadar koca fabrika kül oldu... O fabrikanın yanması ekonomik olarak benim de çöküşümü getirmişti. Çok sürmedi. Altı ay içinde diğer fabrikanın da kapısına kilit vurduk. Zaten artık canlı cenaze gibiydim. İntihar girişiminde bulundum iki kez. İkisinde de kurtardılar. Akıl hastanesine yatırdılar. Hastanede iki ay terapi gördüm. Etrafımda kimse kalmamıştı. Bana yardım elini uzatmak isteyenleri de ben anlamamıştım. Kimseden bir şey isteyemedim. İstememin de anlamı yoktu. Çünkü 25 senelik evliliğim ve beraberinde gelen maddi manevi ne varsa hepsi gitmişti elimden. Bana artık ne lazımdı ki? İşte altı ay önce çıktım hastaneden. Psikolog tavsiyesiyle onbeş günde bir buralara gelip acildeki hastaların ve hasta sahiplerinin durumunu izliyorum. İşte ben buyum delikanlı?" Sarılıp kucaklaştım beyefendiyle. Sabır dilemekten ve dua etmekten başka elimden ne gelirdi ki? Fotoğraf çantam omzumda hastane kantininden çıkarken, bize söylenen "beterin beteri varmış" sözünü anlamaya çalışıyordum!.. Muzaffer Akdoğan-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.