Bizim marangoz ustası duyduğu teklif karşısında şaşırmıştı: -Ne tabutu ya? Hayırdır? Tabut da nereden çıktı? -Sen hiç tabut yaptın mı ondan haber ver? -Yapmadım ama, gerekirse yaparım herhalde. -Öyleyse bize bir tabut yap. Camiye bağışlayacağız. Geçen bir arkadaşın annesinin cenazesi için tabut lazım oldu. O zaman fark ettik böyle bir ihtiyaç olduğunu. Marangoz dudak büktü... "Hayırlısı bakalım" dedi. Zaten onun hiç itiraz ettiğini görmemiştik ki... Aradan birkaç gün geçti. Bizi aradı: -Gelin tabutunuzu alın. Marangoz ustamız, daha önce hiç tabut yapmasa da isteğimiz üzerine bir tabutun ölçülerine göre bize de bir tane tabut yapmıştı. Gittik gördük ki güzel, ele budağa gelmeyecek bir tabut olmuş. Beğendik. Bir de şakalaştık. -Hazır tabut yapılmışken hiç içine girip denedin mi usta? Usta gülümsedi: -Ben girmedim ama bizim çırak girdi. Ardından mırıldandı: "Biz de bir gün gireriz hayırlısı ile." Biz o tabutu alıp camiye götürdük ve imam efendiye teslim ettik. Aradan dört ay geçmişti. Duyduk ki marangozumuz kalp yetmezliği teşhisi ile hastaneye kaldırılmış. Tek çare varmış, kalp nakli gerekiyormuş. Bu da o zamanki durumda pek mümkün değil. Hastanın aklî melekeleri yerinde olarak yoğun bakım ünitesinde yatıyormuş. Ziyaretine gittik. Doktorlar durumu bildiklerinden sadece gelen yakınlarının birkaç dakikalığına içeri girmesine müsaade ediyorlarmış. Bizi de yakını zannettiler herhalde. Gece saat 24:00'te yanına girip biraz sohbet ettik. Sağa sola birazcık borcu varmış. Onlara ödeme yapılması için notlar tutturdu. Hatta kendisi yazdı. O kağıt hâlâ durur bende. Bir nevi vasiyet gibi oldu. Daha sonradan helalleştik ve ben odadan ayrıldım. O gecenin sabahına doğru marangozumuz vefat etmişti. Bir tuhaf üzüntü yaşadık. Dedik ki: "Kendi yaptığı tabutu alalım, cenazesinde onu kullanalım." Camiye bağış yaptığımız tabutu cenazemiz için istemeye cami imamına gittik. İmam Efendi bize dedi ki: -Bu tabutu ilk siz kullanacaksınız. -İlk biz mi? -Evet. Biz bunu henüz hiç kullanmadık. Bu durum bizi çok etkilemişti. Marangozumuz kendi yaptığı tabuta ilk kendisi girmişti. Ve de vasiyetini, alacağını vereceğini yazma imkanı ve fırsatı bularak... "Acaba herkes bizim marangoz kadar nasipli olur mu?" duygusuyla o günden sonra ne kadar "alacağım" ve "borcum" var ise bir yere "not" edip hanıma tembihte bulunmuştum. Ölüm beklenmedik anda geliyor, tedbir almak en güzeli diye düşünmüştük. Sadık H.Cebi/Zonguldak > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00