Bir ah çektim derinden...

A -
A +

İki günlük bir ziyarette on dakikalığına uğramıştık yanına... Teyzemin kocası oluyordu aynı zamanda Yusuf Hoca... Ben onun kadar kültür hazinesi ama onun kadar gölgede kalmış bir şahsiyet görmedim... Kültür Bakanı olsaydım ve onu tanısaydım her türlü maişet derdini çözer onu insanlarla sohbet için görevlendirirdim... Hayatı manivela ile kaldırabilen bir estetik zekâya sahipti... Üç günlük dünyada zayi olmanın, işi yaramaktan çok da fazla bir kayıp olmadığını bildiği için olsa gerek umursamıyordu hayatı... Ziyaretine gittiğimizde çocuklarının işlettiği matbaanın önünde serinliyordu. Bakışları Ahmet Haşim'in "melali anlamayan nesle aşina değiliz" türündendi. Kucaklaşırken çok duygulu anlar yaşadık. O vakit bir daha anladım sıla-i rahim yapmanın önemini ve ruha kattığı güzelliği... Allah'ım hiçbir hekim, hiçbir psikolog hiçbir tatil, yorgun bir insanı bu kadar güzel dinlendirip bu kadar ferahlandıramazmış... İlle de sıla-i rahim yapmak gerekiyormuş... Yani yakın akraba eş dost ziyaretinde bulunmak... Bir bahaneyle de olsa, bir günlüğüne de olsa gitmek görmek... O insanları yerinde görüp kucaklaşmak... Göz göze gelip yıllar öncesine, hatıra denizinde saniyeler içinde 'sörf' yapmak... Nasıl iyi geliyor beyne... Nasıl iyi geliyor ruha bir bilseniz... Gidin... Mutlaka gidin... Bir fırsat bulup doğduğunuz topraklara, çocukluğunuzu yaşadığınız mekânlara, çocukluğunuzdan geriye kalan insanlara mutlaka bir merhaba deyin... Böyle bir ziyaretti... Bir baktım ki yeğenim de "hocam" diyor ona... Döndüm dedim ki yeğenime: -Yusuf Hoca'yı sen nereden tanıyorsun? -Dayıcığım, dedi. Senin teyzenin kocası ama benim de imam hatip lisesinden hocam. -Yaa? -Evet... Hem onun bana ortaokul son sınıfta iken öğrettiği formülü aradan yıllar geçtiği halde hâlâ unutmam. Aradan yıllar dediği en az yirmi yıl... Sordum merakla: -Nasıl yani? -Üçgenin alanını bulmak için gereken formülü... Ve birbirine bakıştı ikisi... Yeğenim o efsunlu cümleyi döktürüverdi: "Bir âh çektim derinden, ikiye bölündüm kederimden." Gülüştüler... Meğer formülü ezberlemek için bir tekerlemeymiş. Bu tekerlemeyi her öğrencisine öğretiyormuş Yusuf Hoca... Böylece "ah çektim" derken A ve H harfleri akla geliyormuş. A (bir kenarın uzunluğu)xH (yükseklik) "İkiye bölündüm kederimden" derken de 2 rakamı hatıra geliyormuş. O da bölü iki demek. Matematik olarak formül ne peki? "Bir üçgenin alanı, taban ve tabana ait yüksekliğin çarpımının yarısıdır" deniliyormuş. Sen çok yaşa e mi Yusuf Hoca... Behlül Can-Senegal > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.