152 sayfalık gazeteyi elimize alınca nasıl mutlu oldum bilemezsiniz. 40. yılını biz okuyucularla paylaşımınızdan nasıl haz duydum anlatamam. Hiç değişmeden, aslından hiç kopmadan ama sürekli yenilikler sunarak bugünlere gelen bir gazete çıkarttığınız için teşekkür ediyorum. Bir de bu gazetenin en güzel yanı ne biliyor musunuz? Siz, okuyucularla mutluluğunuzu paylaştığınız gibi okuyucularınızın da kendi mutluluklarını sizlerle paylaşmasına imkân veriyorsunuz. Bizler de anılarımızı, mutluluklarımızı, hüzünlerimizi bu köşe sayesinde hem sizlerle hem diğer okuyucularımızla paylaşıyoruz. İşte 152 sayfalık gazeteyi o sabah elime aldığımda "bir anı da benden olsun" dedim... 1970'li yıllardı... Bundan tam 40 sene öncesi... Çemberlitaş'ta şimdiki Basın Müzesi olan binamızda görevliydim. İstanbul Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Küçük Ayasofya'ya taşınmıştı. Dolayısıyla ulaşım zorluğu yaşıyorduk. Görevli bir arkadaş gazetelerin idarehanelerine giderek getiriyor gazeteleri... Dolayısıyla Cağaloğlu'nda yayınlanan bir gazeteyi alıp Çemberlitaş'a gelmek ile Küçük Ayasofya'ya kadar getirmek güzergâhı ikiye üçe katlıyordu... Ama buna rağmen görevli arkadaş gidiyor, gazete idarehanelerini dolaşıyor topladığı gazeteleri bizzat kendisi Müdüriyet'e getiriyordu. O sabah alışılmadık bir şey olmuştu... Hiç unutmuyorum... İmza defterinin bulunduğu küçücük bir oda vardı. Bu odada, defterin hemen yanı başında o güne kadar görmediğimiz bir gazete tomarıyla karşılaşmıştık. -Aaa yeni bir gazete galiba... -Evet yayın hayatına yeni başlamış... Bu meraka rağmen okumaya fırsatımız olmuyordu. Çünkü bir başkası hemen elimizden kapıveriyordu... Günlerce aynı terane... Ertesi gün yine gelip bakıyoruz imza defterinin bulunduğu bölüme... Yine Türkiye Gazetesi... Ama yine alıp okumaya fırsat bulamıyoruz... Çünkü bir başkası kapıp okumaya başlamış bile... Diğer gazetelere insanlar niye bu kadar gömülmüyor da bu gazeteyi satır satır okumaya çalışıyorlar hayret?.. Artık bu böyle olmayacak... Defteri denetleyen arkadaşa ricada bulunuyorum: -Bir tane benim için saklayabilir misin? Sağ olsun isteğimi geri çevirmiyor. Ertesi günden itibaren sadece benim okuyabileceğim şekilde bir gazeteyi bana ayırıyor. Böylece o günden itibaren Türkiye Gazetesi'nin önce okuyucusu sonra tiryakisi oluyorum... Bir müddet sonra müdürlüğümüz Saraçhane başına taşınıyor... Burası gazetenin yayınlandığı Cağaloğlu'na daha yakın... Diğer gazetelerde bulamadığım değişik konuları bizlere sunan bu gazeteyi bu defa kendim almaya başlıyorum... Yıllar yılı böyle devam ediyor... Derken 1994 yılında emekliye ayrılıyorum... Ama gazeteden değil, mesleğimden... Çünkü gazeteyi almaya ben gidemesem de artık torunum getirmeye devam ediyordu... Kuponla kitap verildiği yıllardı... Hiçbir kuponu aksatmadan biriktirip kitaplarınızı, ansiklopedilerinizi aldık... Evliyalar Ansiklopedilerinizi aldık. Kütüphanemizi Türkiye Gazetesi'nin kitaplarıyla süsledik... Bir gün Fatih'teki bir bayi dedi ki: -Eğer abone olursanız, daha rahat edersiniz. Bu gazeteyi abone olduğunuzda evinize kadar getiriyorlar. Bu tavsiye üzerine biz de gazeteye abone olmaya karar verdik... Şimdi yıl 2010... Aboneliğime devam ediyorum... 1970'li yıllarda müdürlüğümüze gazeteyi getiren arkadaş sayesinde, değişen ama muntazaman Kocamustafapaşa'daki evimize gazeteyi mutlaka getiren tüm dağıtıcı arkadaşlara teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Nice 40'lı yıllara... M. Solmaz Anılanmert-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00