Bir anneden mektup...

A -
A +
"Çocuklarımız ileride kendi öğrenir, büyüyünce o doğruyu bulur, kafasını karıştırmayalım dersek çok yanlış yaparız. Toplumda 'kendisi sonra öğrenir' sözünü çok duyuyorum. Onların idam sehpasını elimizle kurar, infaz ipini elimizle çekeriz de farkına bile varmayız..." Sevgili gazetem, iyi ki varsın. İyi ki biz okuyucularına, duygu ve düşüncelerimizi dile getirebileceğimiz imkanlar sunuyorsun. Bir anne olarak içten duygularımı sizinle paylaşmak istedim. Yayınlasanız da yayınlamasanız da teşekkür ederim... Derim ki, kıymayalım yavrularımıza... Yavrum, ciğerim, kuzularım kıyamam ben sizlere... Gazetelerde televizyonlarda veya herhangi bir yerde çocuk haberlerine dayanamıyorum... Onları izlerken, okurken yüreğim ağzıma geliyor... Büyüklere de üzülüyorum ama hele de yavrularımıza dayanamıyorum... Ne olursunuz onlar daha çok küçük... Çok minik... Onlara kaba ve merhametsiz eller değil yumuşak narin ve şefkat elleri dokunmalı... Daha beş yaşında... Nasıl kışın bu soğuğunda mendil satar?.. Daha bunun gibi niceleri... Bunlar duyduklarımız... Pırıl, pırıl o masum çehresiyle ne de tatlı bir yavrumuz... Dövülene mi üzülelim, dövene mi? Dövenler de çocuk, onlar da yavrularımız... Daha Musa'nın acısı içimde iken şimdi de bu mendil satan yavrumuz. Ne olacak böyle? Beş yaşında ölesiye dövülen... Hiç vicdanı sızlamadan... Ben ne yapıyorum demeden hareket eden bu çocukların aile ortamını gerçekten çok merak ediyorum... Çocuklarımıza maddiyatı öğretirken lütfen maneviyatını da geliştirelim... Büyüğünü sayan, küçüğünü seven, Allah'ını Peygamberini bilen asla bu tür yanlışları yapamaz. İnanın para kazanmayı öğretmekten daha kolay bunları öğretmek. Zerre kadar iyiliğin, zerre kadar kötülüğün, mükâfatını mutlaka görürsünüz diyor yüce yaratan. Neden hep iyilik bulmayalım? İnanın ekranlarda izlerken o yavrularımızın gözyaşına dayanamıyorum. Dünyada en temiz ne deseler "çocuk" derim. Çünkü günahı yok, haset yok, fesat yok tertemiz. Sadece sevgiye, ilgiye muhtaç. Onları elimizle biz kirletiyoruz. Küçük kızım on iki yaşında. Diyor ki: "Anne teşekkür ederim bana daha küçük yaşta haramı helali öğrettiğin için..." Kızım daha ilkokula gitmezken başkasının dalından bir kiraz koparmış. Ben de "Onu yeme! O haram. Bak ben sana bundan vereyim" demişim, kirazları geri ağacın dibine bırakmış. "Ondan sonra..." diyor "Asla başkalarının bir şeyini almadım" diyor. Ben ona bu tembihi bu öğüdü yaptığım o anı hatırlamıyorum bile... Ama o nasıl bir an imiş ki, çocuğumun beynine mermere kazınır gibi kazınmış. Sayın anne babalar... Lütfen; çocuklarımız ileride kendi öğrenir, büyüyünce o doğruyu bulur, kafasını karıştırmayalım dersek inanın çok yanlış yaparız. Çünkü toplumda "kendisi sonra öğrenir" sözünü çok duyuyorum. Onların idam sehpasını elimizle kurar, infaz ipini elimizle çekeriz de farkına bile varmayız. Deseler ki bir sihirli değneğin olsa... Hiç düşünmeden iki şeyi yaparım: Dünyadaki tüm savaşlar dursun! Herkes kendi ülkesine sahip çıksın. İkincisi de yavrularımız haksızlığa uğramasın. Bütün dünyada olan çocuklara oluyor. Ezilen üzülen harcanan hep çocuk. Hakkımız yok bu kötülüğü yapmaya. Uyuşturucu ve fuhuş yaşının 11-12'ye düştüğünü okudukça içim kıyılıyor. Bu çocukların eli kalem defter, çiçek tutmalı. On yaşındaki bir çocuk nasıl olur da ahlak dışı içeriği olan kasetler satar? Bunlar beni çok üzüyor... Dua edelim. Savaşlar bitse bile şahsiyetini, kişiliğini, kendine güvenini bulamamış nesil yetiştirirsek savaşların bitmesinin ne anlamı olur ki... Bu da bir çeşit savaş değil midir? Toplum olarak, millet olarak duaya çok ihtiyacımız var. Rabbim yardımcımız olsun. Dualarınızı beklerim... > Rumuz: "Bir anneden mektup..." Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.