Haberi dinlerken tüylerim diken diken oldu. Çünkü "intihar mı değil mi?" diye savcılık soruşturma başlatmıştı... Hatırlarsınız belki... Şu emekli olduktan sonra avukatlık yapmaya başlayan savcının ölümü... Güneş enerjisi sistemini kontrol etmek için oturdukları on katlı binanın çatısına çıkıyor. Oradan beton zemine düşerek hayatını kaybediyor. "Savcılık ölüm mü intihar mı diyerek bir araştırma başlattı" sözünü dinlerken yıllar önce Fatih'te yaşadığımız ve aklıma geldikçe hâlâ ürperdiğim o olayı hatırladım... Fatih'te beş katlı binanın dördüncü katında oturuyorduk. Üst katımızda "Ayhan Amca" isminde yaşlı bir piyanist vardı. Kim bilir belki de sürekli piyano başında oturduğu için biraz kamburca duruyordu. Tek başına yaşıyordu. Birkaç kez zilimizi çalmış, kibar bir İstanbullu lisanıyla çatı katında olan kömür deposu hakkında şikayette bulunmuştu: -Çatıda çatlaklar oluştu. Kömür karası yağmur damlaları evi mahvetti. Her tarafa kova koyuyorum. Sizi şikayette bulunmak zorunda kalacağım. O bir İstanbullu, biz İstanbul'a yeni gelmiş taşralıydık. Gerçekten üzülüyorduk onu mağdur ettiğimize. Fakat başka kömür konulabilecek yer de yoktu. Ev sahibi yaşlı hanımefendi, o zamanın şartlarına göre kömür deposunu çatı katına yaptırmış. Evi kiralarken zaten emlakçıyla muhatapsınız. Emlakçı ise evi kiraya verirken "odununuzu kömürünüzü buraya koyarsınız" diye göstermişti. Biz ister istemez kömürü çatı katına çıkartmak, kışın soba yakarken de küçük parçalara ayırmak için orada kırmak zorunda kalıyorduk. Bu ise teras zeminini sarsıyordu. Ayhan Amca'yı üzdüğümüze üzülüyorduk ama yersizliğin verdiği mecburiyet de bizi çaresiz bırakıyordu. Onun o hassas kişiliği bizde tedirginlik uyandırıyordu. Ona olan saygımızdan mı, çekingenliğimizden mi bilemiyorum ama kömür almaya giderken kendimizi suçlu gibi hissediyorduk. Onun evde olmadığı bir saati kolluyor ya da merdivenlerden çıkarken ayaklarımızın ucuna basarak âdeta çatıya hırsız gibi çıkıyorduk. Kar İstanbul'u teslim almıştı. Çatıların üzeri bembeyazdı... Sobalardan çıkan dumanlar lodosun etkisiyle olduğu gibi eve doluyordu. Bir pazar günüydü. Sobayı gürül gürül yakmış, ısınıyorduk. Öğleyi bir iki saat geçmişti... Kapının zili çaldı. Bu tatil gününde bizi kim arardı ki? Kapıya kayınbirader bakmıştı. Hemen geri geldi. Kapıdakini haber verdi: -Sizin üst kattaki adam. Ayhan Amca!.. Hemen seğirttim. Eyvah! Acaba bu sefer ne diyecekti? (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00