Bir evin bir kızıymış

A -
A +
"Benim dul bir komşum var. Onun da bir kızı var, çok hanım bir kız. Başka kardeşi yok. Babası da vefat edince annesiyle yalnız kaldılar..."

Siz de takdir edersiniz ki; ana babanın en büyük dileği çocuklarının mürüvvetini görmek... Evlatlarına düşkün bir anne olarak, istedim ki iyice yaşlanmadan ya da göçüp gitmeden evlatlarımın mürüvvetini göreyim.

Elhamdülillah kızımı vakitlice evlendirmek nasip oldu. Rabbim bağışlarsa iki de torunumuz var. Ama iş oğlanlara gelince, maddi manevi sıkıntılar yüzünden evlenmeleri gecikti. Yaşları 30 ila 35 olunca artık telaşlanmaya başladım. Biraz maddi sıkıntıları çözer gibi olduk, bu defa da gelin adayı  bulamadık.

En nihayet, Rabbim dualar sebebiyle fırsat verdi 35 yaşındaki oğlumuzu nişanladık. Ama bu nişan ve sonrası yaşadıklarım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi...

Bu köşede hatıramız yayınlandıktan sonra köşenizi okuyan ve bizi tanıyan kıymetli arkadaşlarımız aradılar. Kimi telefonda adres gösterdi, kimi okumamız gereken duaları tarif etti... Mübarek üç ayların da bereketiyle inanılmaz bir şekilde haberler gelmeye başladı. Allahü teâlâ cümlenizden razı olsun.

Neyse, bu defa da hangisini tercih edeceğimizi şaşırdık. İki oğlum için de kolları sıvadık. Gelgelelim kiminin yaşı uymadı. Kiminin karakteri ters düştü... Derken ben yine telaşlanmaya başladım:

"Galiba, benim bu oğlanların kaderinde evlilik yok" diye tam ümidimi kesmek üzereydim ki; bir iki semt uzağımızdaki teyzem, telefon etti:

"Kızım, benim dul bir komşum var. Onun da bir kızı var, çok hanım bir kız. Tek kız, başka kardeşi yok. Beş yıl önce babası da vefat edince annesiyle yalnız kaldılar. Annesi de rahatsız. Kadıncağız hep dua ediyor ki: 'Ölmeden şu kızımı emin ellere teslim edeyim...' Hallerine çok üzülüyorum. Diyorum ki, şu kızcağızı bir görseniz." 

Teyzem telefonda benim cevap vermeme fırsat bırakmadan konuşuyor da konuşuyordu. Dedi ki: "Bu akşam kızın bir arkadaşının düğünü varmış. Kızcağızın annesi hasta ve kimsesi olmadığından benden kendisini düğüne götürmemi rica etti. Düğün salonu da bu semtte, Bence tam fırsat... İstersen sen oğlun Fatih'i al da bize gel. Beni ziyaret etmiş gibi gelirsiniz. Sonra da bizi düğüne bırakırken oğlan kızı bir görmüş olur. Ne dersiniz?"

Ne diyelim teyzem de yalnız yaşadığından, teklifi mantıklıydı. Böylece onları düğüne biz bırakacaktık. Haydi hayırlısı... (DEVAMI YARIN)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.