“Bizi anlayan bir anneye kavuşma sevincinden mi ne titremeye ve ağlamaya başladım...”
Bir serin güz günüydü galiba. Tanımadığım bir teyze taşındığımız ilk günü sıcacık bir tencere tarhanayla çıkageldi:
“Al güzel kızım. Bizim burada âdettir; yeni gelenlerin ihtiyacı olup olmadığına bakılmadan ikram edilir. Afiyet, şifa olsun…” dedi, gülücüklerle süsleyerek elime vermişti koca tencereyi. Biz de ailecek oturduk, afiyetle yedik.
Ertesi günü yıkadım, içine de memleketten getirdiğimiz kuru meyvelerden koydum, evine götürdüm. Beni kapıda görünce “Gel evladım, ne kadar üşümüşsün...” dedi. Evladıymışım gibi kolumdan tuttu sobanın yanına götürdü. Sandalyeyi çekip “şöyle otur evladım…” dedi, ben de emre uyup oturdum. Bir ana gibi müşfik ve içtendi. Acıdan değil, huzur ve saadetten ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Aceleyle kahve yapıp getirdi. Önümde dizlerinin üzerine çöküp iki eliyle yeniden ellerimi avuçlarına aldı. Pamuk gibi yumuşak, ana gibi sımsıcak. Memleketi, anamı, babamı hatırladım, elimde olmadan gözlerim buğulandı.
Bizim Bulgaristan’dan zor şartlarda geldiğimizi duymuş, fena üzülüyormuş meğer. Yanaklarına doğru süzülen damlaları gördüğümde ben de dayanamadım, hasretlik, gurbet, gariplikten mi bizi anlayan bir anneye kavuşma sevincinden mi ne titremeye ve ağlamaya başladım... O evde o iki damla, hayatımda aldığım ilk hususi hediyem oldu. Bütün acılarımı, hayal kırıklıklarımı erteletti. Yalnız bedenimdeki soğuğu değil istikbâlimdeki soğukları da dindiriverdi o billurdan gözyaşları.
“Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, meyveler sabırla olgunlaşırmış̧…”
Başka bir günde okumam için gözlerime bakarak bir kitap uzatmıştı komşum. Çocukluğumdan beri kıyametten, ahiretten, sonsuz kalınacak yer cennetten ve cehennemden söz edildiğinde içim titrer, “gözlerim buz dağlarına çarptı sanır, önüme aşılmaz kaleler çıktı” derdim. "İlim, ne sarp yollarmış meğer…" diye düşünür, kahrolurdum… Bana verilen kitap uzun müddet raflarda gezindi. Bir mübarek geceydi galiba “Şuna bir bakayım, neler yazılmış?” dedim, aldım, başladım okumaya. O ilk günleri daha dün gibi hatırlıyorum, güzel kitabımla baş başa kalıp onu bütün kalbimle, sindirerek okuyup okumama gelgitlerimi.
Sonra bir kitaptan başlayan okuma sevdam bir kar topağı gibi büyüdü büyüdü… Öyle çok kitap hatıralarım var ki hangi birini anlatayım? DEVAMI YARIN