Bir orta yolu yok mu?

A -
A +
 “Okul dağılırken baktım. Daha kapıyı çıkar çıkmaz öğrenciler sigaralarını yaktılar.”
 
 
Meşhur sözdür. Kara tahta başında tebeşir tozu yutanlar öğretmenlikten kolay kopamazlarmış. Bürokrasinin zaman zaman kendini hissettiren çıkmaz sokakları, hantal ve biraz da liyakat tanımaz tavırları bunalttığında “kara tahta başına dönsem mi?” dediğim olmuştur. Dönsem kara tahta, tebeşir kaldı mı ondan da emin değilim. Hoş, 20 sene önce veda ettiğimde de tebeşirin yerini acayip kokulu kalemler, aklı kendinden menkul akıllı tahtalar almaya başlamıştı bile. Lakin mesele bu değil...
Geçen akşam üzeri bir okulun önünden geçerken İstiklal Marşımızın okunduğunu duydum. Yönümü okula dönüp saygı duruşunda dinledim. Marş bitti. Okul müdürü olduğunu tahmin ettiğim gür sesli bir bey boğuk bir sesle hoparlörden bir şeyler söylemeye çalışıyor. Dinleyen yok. Öğretmen, öğrenci kendi âleminde. Hoş, öğretmen kim, öğrenci kim o da belli değil ya. Bayanlarda bu vücudu saran taytlar moda olmalı. Öğretmeninden öğrencisine çoğunda aynı kıyafet. Okul dağılırken baktım. Daha kapıdan çıkar çıkmaz öğrenciler sigaralarını yaktılar. Saçı atkuyruğu genç sakallı bir öğretmen sigara içen öğrencilerin arasından geçiyor. Taraflar alışmış kimsenin duruma aldırış ettiği yok. İki bayan öğretmene bir grup öğrenci sesleniyor: “İyi tatiller kendinize iyi bakın öğretmenim.”
Öğretmen alay kokan cilveli bir tavırla, iyi tatiller yakışıklılar, diyor. Ben öğretmen olsam bu tavırlara tahammül edebilir miydim?
Bir üniversite hastanesinin çocuk bölümünde ihtisas yapan öğrencime 26 yıl önce çocuğumu götürmüştüm. Tek kusuru sigara tiryakisi olan bu başarılı, çalışkan öğrencimin beni görünce sigarasını beceriksizce gizleme çabasını hiç unutamam.
Öğrenciliğimizde üzerimizdeki gereksiz öğretmen baskısından, saygıyı şekle indirgeyen beklentilerden hep rahatsızdık, bu doğrudur. Kılık kıyafet konusundaki aşırı baskılardan da rahatsızdık. Hele öğretmenlere ayar vermek için 12 Eylül diktasının bıyık kesiminin nasıl olacağını bile ayrıntısıyla tasvir eden yönetmeliklerinden az çekmedik. Bu mantıksız ve zaman zaman insan onuruna müdahil olan kısıtlamaların kalkmasını istiyorduk tabii ki... Ancak böyle değil. Hiç böyle değil. Niye hep uçlardayız? Bunun orta yolu yok mudur?..
     Şaban Özüdoğru
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.