"Ecdat yadigârı camileri ziyaret ettikten sonra oradaki Türk kardeşlerimize sorduk."
Bir sabah Cağaloğlu'nda büromuzda otururken yurt dışından bir mektup getirdiler. Merkeze gelmiş, oradan da bize göndermişler. Romanya'nın Köstence şehrine bağlı Mecidiye ilçesinden bir hanım kız yazmış. Mektupta diyordu ki:
"Ben sizin takvimi bir yerde gördüm. 'Türkiye Takvimi'ni okudum ve çok hoşuma gitti. Bu takvimden bana bir tane gönderebilir misiniz? Parasını da size nasıl ödeyebilirim?"
Evlâd-ı fatihân torunlarından bir mektup idi. Bu mektuptaki ifadeler beni çok duygulandırdı...
Bulgaristanlı arkadaşım Ahmet Ardalı'yı aradım. Ona dedim ki:
"Şimdi sizin diyarlardan bir hanım kızın mektubu geldi. Mektupta iki şey dikkatimi çekti. Birincisi bu hanım kızın yazısı çok düzgün, düşüncelerini Türkçe olarak çok güzel ifade ediyor. Kabiliyetli olduğu da ifadelerinden belli... İkincisi, tek bir takvimin ücretini dahi nasıl vereceğini düşünüyor. Altı üstü bir takvim ve fiyatı olsa olsa 2-3 lira... Bu hassasiyet bana çok dokundu... Bu garip evlâd-ı fatihân torununu, bizim gidip sevindirmemiz lazım. Haydi, birlikte Romanya'ya gidelim" dedim.
Bir sonbahar akşamı İstanbul'dan otobüse bindik. Bulgaristan'dan geçerek Tuna Nehrine vardık. Sabaha karşı Tuna'yı feribotla geçerek Romanya'nın Başşehri Bükreş'e ulaştık. Bükreş şehrinin ortasında bir Türk şehitliği var ki tertemiz bakımlı bir Osmanlı şehitliği. Osmanlı coğrafyasının her yöresinden bin kadar şehit var. Hüzün ve gözyaşıyla dua ederek şehitlikten ayrıldık.
Mektup bize Romanya'nın Mecidiye ilçesinden gelmişti... Oradaki insanlara sorduk:
"Biz İstanbul'dan geldik, bu Mecidiye nerededir?" dedik.
"Köstence'de, siz yanlış gelmişsiniz" dediler... Orası Köstence'ye bağlı, Köstence Karadeniz'in kıyısında...
"Nasıl gideriz?" dedik.
"En iyisi trenle..." dediler.
Sabahleyin Köstence'ye giden ilk trene bindik, dümdüz muhteşem bir ovadan geçerek 2 saat sonra Köstence'ye vardık.
Köstence de Osmanlı-Türk şehri. Güzel cami ve minareler var. Ecdat yadigârı camileri ziyaret ettikten sonra oradaki Türk kardeşlerimize sorduk:
"Biz Bükreş'ten geldik Mecidiye nerede?"
"Siz biraz fazla gelmişsiniz. Aradığınız yer 30 km kadar geride, Bükreş tarafında."
Küçük bir otobüse binerek geri döndük. Garajda bir taksi çağırdık:
"Biz şu adresteki Müjgân Murat'ın evine gideceğiz" dedik. Devamı yarın