Çocuğumu bilgisayarın başından kaldıramıyorum. Bir değişik oyun tipi var... Kargacık burgacık canlıların ellerinde ok mızrak, balta gürz gibi aletler. Bir çizgi film desen değil, bir karikatür desen değil... Yeşil kahverengi bir arazi üzerinde birbirlerine doğru hareket ediyorlar. Bunları bilgisayarın tuşlarıyla kontrol ediyorsunuz. Soruyorum:
-Ne anlıyorsun bundan?
-Sen anlamazsın?
-Sen ne anlıyorsun?
-Zevk alıyorum baba. Dinleniyorum bunu oynarken.
-Bu bir oyun mu?
-Evet. Ama senin bildiğin tarzda değil. Satın aldığın veya yetiştirdiğin kahramanlar var. Gücü şu kadar, etkisi bu kadar, satmaya kalkarsan bilmem şu kadar dolar. Bunları oyundaki diğer arkadaşlar hep bilir.
-Onlar nerede?
-İnternette... Yani ben bu oyuna girdiğim zaman tek başıma oynamıyorum. Benim takipçilerim var, takip ettiklerim var. Çok geniş bir kadro... Yeni katılanlar var, ayrılanlar var...
Bilgisayarın içinde hangi şehir veya ülkede nerede ve kim olduğunu bilmediğin gerçek ismiyle mi takma isimle mi ya da rumuzla mı katılıyor farkmadığın (fark etmez dediğin) bir dünyayla iletişim içindesin...
Sen evladına yavrum "gel vazgeç" diyorsun. Şurada birkaç kelam edelim. Al eline bir güzel kitap oku. Ne bileyim bir meşgale bul derken bile ne kadar yetersiz kalıyorsun onun o heyecan ve fırtına dolu muhayyel (sanal) dünyası yanında. Dolayısıyla onu bu gerçek hayata alabilmen mümkün olamıyor... Dedim ki:
-Geçek hayatta izlediğin hiçbir film, video, bilgi vs. yok mu internette?
-Var, dedi ve bir videoyu açtı... İzlediği video bir gencin yemek yeme yarışıydı. Kırk dakikada iki duble porsiyon makarna, sekiz dilimlik kocaman pizza, beş enerji içeceği, beş kocaman kaşarlı bilmem neli tost, beş altı yumurtadan oluşmuş omlet, iki üç tane hamburger falan filan... Bunları zorlanmadan yiyebiliyor ve kazandığı zaferi ekrana gülerek ve geğirerek kutluyor.
Benim çocuğum inancı ve itikadı olan birisi ama izlediği videolar ve oynadığı oyunlar ve derslerinden geri kalan zamanda takıldığı yerlere bakar mısınız? Kütüphanelerde okuyan bilgi araştıran gençleri tebrik ederken şu an bu tür ortamların bağımlısı olmuş milyonlarca gencin bu ülkeye ne getirip ne götüreceğini eğitimcilerin, din adamlarının, akademisyenlerin, psikologların, siyasetçilerin vb. dikkatine sunuyorum? Bu gidişat normal mi? Sahi bir öneriniz bir teklifiniz var mı?
Fethi Yılmazer-Ankara