Bir zamanlar böyleydi

A -
A +

Yazımın başında “güçlülerin adaleti” dedim, belki merak edenler vardır “ne demek?” diye… 90’lı yıllarda askerliğimi yaparken bizzat şahit olduğum bir olayı anlatınca, eminim mevzu çok rahat anlaşılacak.  

 

Askerliğimin son dört ayını, küçük bir vilayette nizamiye subayı olarak yapmıştım. Üç asteğmen arkadaş, orduevi ve askerî lojmanların önünde nöbet tutuyor, orduevine girmek isteyen misafirlerin kimliklerini alarak içeri girmelerine izin veriyorduk. Yaptığımız işin özeti buydu. Bir gün orduevi komutanı olan binbaşı, bir emir verdi. Dedi ki:

 

“Bugün hiçbir sivil araç, orduevinin önündeki yola park etmeyecek.”

 

Bu emri alan asteğmen arkadaşım, yol kenarına park eden bütün araçları, yoldan çektirdi. Yola park etmek isteyen diğer araçların da yol kenarına araba koymalarına izin vermedi. İlk birkaç saat hiçbir problem çıkmadı. Askerî üniformayı gören arabasını çekiyordu. Öğleden sonra, lüks bir araba, orduevinin yan tarafındaki yol kenarına aracını park etti. Bizim asteğmen arkadaş, hemen görevinin gereğini yaptı. Koşarak araç sahibinin yanına gitti. Orduevinin önüne park edemeyeceğini, eğer park ederse aracı çektireceğini, kibar bir dille söyledi. Adam, hiç istifini bozmadan “Gücün yetiyorsa çektir de görelim” diyerek arkadaşıma resmen meydan okumuştu. İşin aslı, asteğmen arkadaşım bu söze çok bozuldu. Bunun üzerine, birlikte hemen trafik polisine haber verdik.

 

Yaklaşık yarım saat sonra, bir komiser veya başkomiser görev yaptığımız nizamiyenin kapısından içeri girdi. O arabayı gösterip işlem yapmasını söyledik. Komiser arkadaş, önce araç sahibiyle konuşması gerektiğini söyleyip gitti. Biraz sonra yanımıza geldi. “Ben bir şey yapamam. Siz de fazla uğraşmasanız iyi olur. Başınız derde girer. Adam baro başkanıymış” dedi. Bizim asteğmen arkadaş diretti. “Kardeşim, ben komutandan kesin talimat aldım. Oraya hiçbir aracı park ettirmem” diyerek orduevi komutanının yanına gitti. Beş dakika sonra suratı asık bir hâlde komutanın yanından, döndü. Adamın baro başkanı olduğunu duyunca o komutan da yelkenleri indirmiş. “Tamam, canım, birazdan gider. Bırak kalsın” demiş.

 

Arkadaşım ve ben, nizamiyede sinir olduğumuzla kaldık. O gün ortaokulda, vatandaşlık dersi hocasının söylediği bir söz aklıma geldi: “Kanunlar, örümcek ağına benzer, zayıf olan takılıp kalır.”

 

          İhsan Ağır

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.