Biri Karadağlı biri Karacıklı

A -
A +

"Bu iki gencin yaşadıkları coğrafyanın birbirine uzaklığı ne kadar biliyor musunuz? Tam sekiz bin kilometre..."

İkindi namazı için Cağaloğlu Çatalçeşme Sokaktaki mescide indiğimizde, saf tutan bir avuç Müslüman arasında iki de delikanlı vardı... Namaz sonrası, şöyle itikafa niyet ederek mescidde bir tanıştırma yaptı Numan Ağabey... Dedi ki:
-Bakın şimdi... Şu delikanlı Karadağ'dan...  Şu yanında oturan diğer delikanlı ise Karacık'tan... Biri Kara-dağ, biri Kara-cık...
Karadağ biliyorsunuz eski Yugoslavya'dan geriye kalan bildiğimiz Karadağ... Balkanlar'da minik bir ülke...
Hatta bu Karadağ'ın Bar şehrinde TİKA tarafından yaptırılan Selimiye Camii ve İslam Kültür Merkezi, geçen sene düzenlenen muhteşem bir törenle açılmıştı...
Öyle ki 6 bin metrekarelik alanda cami ve iki bölümden oluşan kültür merkezi, hizmet vermeye başladı. Kültür merkezi bünyesinde, sınıflar, oyun salonları, misafirhane, kreş, kütüphane ve bilgisayar sınıfları yer alıyordu ki muhteşem bir külliyeydi... Vakti ve imkânı olan herkese gezip görmelerini tavsiye ederim.
İşte bu gencimiz o Karadağ'dan ve bu sene İmam Hatip Lisesi son sınıftan mezun olacak... Ailesi de Türkiye'ye gelip törenlere katılacak... Başbakanımızın da törenlere katılacağı bekleniyor.
Bu yanındaki diğer delikanlı ise Karacık'tan... Kazakistan'da Karacık... Bunlar da Ahmet Yesevi hazretlerinin torunlarından... Büyük büyük dedeleri o mübarek zatın müridlerinden... O da burada eğitimini tamamlamak üzere...
Şimdi bu iki gencin yaşadıkları coğrafyanın birbirine uzaklığı ne kadar biliyor musunuz? Tam sekiz bin kilometre... 8000 km...
Şimdi bu iki genci bir noktada buluşturan nedir? Karadağlı olan da Ehl-i sünnet, Maturidi, Hanefi mezhebinde bir Müslüman...  Karacık'tan gelen de Ehl-i sünnet, Maturidi, Hanefi mezhebinde bir Müslüman...
Ve bugün burada birlikte aynı sırada omuz omuza alınlarını aynı inançla aynı huşu ile secdeye koydular... İkisi de "Allahü ekber" dedi...
Şimdi sizler ve bizler... Ve bu satırları okuyanlar... Eğer ki bu dünyanın iki farklı ucundan ve böylesine uzak mesafeden aynı inanca aynı itikada aynı mezhebe sahip bu iki gencin aynı ruh hâliyle aynı mescidde yan yana saf tutabilmesini ve birlikte "Allahü ekber" diyebilmesini fevkalade bir durum olarak göremiyorsak... Böylesi bir durum için kalbimizde bir şeyler kıpırdanmıyorsa... Yani yüreğimizde bir heyecan duyulmuyorsa...  Söyleyecek söz bitmiş demektir...
Mustafa Köksal-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.