Bilmem ki bu hatıramı yetkililer okur mu? 2000'li yılların başıydı. Uzun bir aradan sonra üniversitedeki derslerden fırsat bulup tatile ailemin yanına gelebilmiştim. Gerçi bu ziyaret memleketime değil babamın tayin olduğu ve ailemin de yeni taşındığı uzaklardaki küçük ve şirin bir ilçeyeydi. Daha ne yapacağımı bilemediğim tatilimin ikinci gününde babam dedi ki: -Sana bir sürprizim var. Nedir o? -Seninle bir konferansa gideceğiz. Babam sandalyede oturmuş, ciddi ciddi konferansa birlikte gitmeyi teklif ediyordu. Hem de konu "insan hakları" idi. Sayın Kaymakam Bey, kamu görevlisi olması sebebiyle babama da konferansa katılması için davetiye göndermişti. Ama ben anlamıştım. Babam memur olduğu için gitmek durumundaydı. Konferans, köy kadar küçük ilçede idi. Elbette memurlar gelecekti. Konuşmacı ise komşu ildeki bir üniversitenin Hukuk Fakültesi dekanıydı. Kapalı spor salonunda bir baktım tribünü cıvıl cıvıl öğrenciler doldurmuş. Salonda ise sandalyeler bomboş... En önde sünger kaplamalı protokol koltuklarına takıldı gözüm. Ön tarafa yakın sandalyelerden birine oturdum. Birkaç dakika sonra, öğrenciler, öğretmenleri gözetiminde sanki askerî birlik gibi ikişerli sıralar halinde salonu doldurmaya başladı. Öğrenciler mi? Etrafa boş bakışlar atarak sanki buraya niye geldiklerini anlamaya çalışır gibiydi. Gözleri fıldır fıldır bir çocuk, arkadaşına hoyratça seslendi: "Birisi insan haklarını konuşacakmış..." Hepsinin dudaklarında, dersten kaytarmış olmanın getirdiği bir tebessüm vardı. Konferans bütün halk için düzenlenmişti. Ama ortada öğrencilerden ve âdeta zorla gelmiş kamu görevlilerinden başka kimse yoktu. Öğrencilerin sayısı her dakika daha da artıyordu. Artık oturacak yer bulamayan öğrenciler, duvar diplerinde sıkışık bir vaziyette ayakta dizilmeye başlamıştı. Gürültülü manzarayı gören burada az sonra çekişmeli bir basketbol maçı başlayacak sanırdı. Çünkü görüntü hiç de bir konuşma dinlemeye uygun bir durum değildi. Tam o sırada ön tarafta bir hareketlenme oldu. Ön taraftaki takım elbiselilerin hepsi ayağa kalktı. Kaymakam geliyordu. İçimden "Demek ki protokol dedikleri şey bu" diyerek, ister istemez ben de ayağa kalktım. Kaymakam yerine oturdu ve konuşmacı kürsüye çıktı. Ama salonda hâlâ büyük bir gürültü vardı. Sayıları yüzlere varan öğrenciler bir türlü susmuyor, sakinleşmiyordu. Öğretmenleri ise çabalarının sonuç vermeyeceğini bile bile kalabalığı susturmaya çalışıyordu. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00