Hayatımız hayal kahramanlarına özenmekle geçiyor. Diziler hayallerimizi, karakterimizi esir almış da haberimiz yok. Bir zorluk, bir öfke, bir hüzün ya da sevinç karşısında ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı bilemiyoruz. Dizilerdeki hayal kahramanlarını kopyalıyoruz. Kendi tavırlarımıza bile yabancı olduk. Babadan anneden öğretmenlerimizden öğrendiğimiz, beklediğimiz tutum ve davranışlar artık bizi etkilemiyor. Biz onları görmezden gelip romanlarda okuduğumuz kahramanlara hayran oluyorken şimdi dizilerde izlediğimiz hayali kahramanlara hayranlığın esaretindeyiz. Ekranlar bir sirkten farksız inanın. Kendi benliğimizi silip süpürüyor. Dinimizin, örf ve ananelerimizin hoş görmediği, men ettiği yasakladığı her türlü melaneti, özgürlük, medenileşme adı altında bize hoş gösteriyorlar. Uyanık olmalıyız. Bugün ülkemizin gerçeklerini anlattığı varsayılan, hatta ciddi ciddi milletimiz tarafından böyle kabullenilen, ailece oturulup izlenebilen en saygın dizilerde neler var bir bilseniz... Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'in belden aşağı tutulmasından tutun, arka fonda müzik eşliğinde kabir başında tilavete kadar... Nikâhsız ilişkiden peyda olan çocuğa ve bu durumun sanki masumiyetmiş gibi sunulmasına kadar. Bakınız, diğer başka alenen kültürümüze saldıran dizileri anmıyorum bile... Hatta az önce yukarıda verdiğim misale haiz bir dizi daha var ki onda geçen bir diyalog dünyamı başıma yıktı. Ve korktum. Ki bu dizi vatan - millet aşkını simgeliyor. Karı koca taa Isparta'dan Şırnak'a geliyor. Hanım namaz kılacak, kocasına soruyor: - Biz şimdi seferî mi oluyoruz? - E bin üç yüz kilometre geldik hanım. - Geldik de deveyle mi geldik? Kadın böyle çıkışıp, eşinin fıkıh okumadığını söyleyip onu suçluyor. Bu replik aklımda kalan sadece. Düşünün itikadi bilgilerin nasıl tahrip edildiğini. Tamam, yönetmen, oyuncular belki hakkını veriyordur vazifelerinin. Fakat en azından itikadi mevzularda daha hassas olmalarını arzu ediyorum. Ben belki zaman zaman farkındayım bu yanlışların ama ezkaza birisi bu söze "Hay aklınla bin yaşa be kadın!" deyiverse küfrü hükmîden korkulur. Oysa bir yönetmen nasıl bilmez seferilikte mesafeye kolay veya zor gitmek değil dinin belirttiği ölçülere göre gitmek önemlidir. En iyisi bu tür rasgele dizileri izlemek yerine kültürümüzü anlatan eserleri okumak. Prof Dr. Ahmet Şimşirgil'in "Kaptan Paşa'nın Seyir Defteri"ne ne dersiniz? Bence harika eser. Mehmet Yavuz Kurtuluş - İstanbul --------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00