"Bizden ne istedin baba?.."

A -
A +

-Bir baba kendi mutluluğu için evladına kıyar mı? Bir baba kendi eliyle kendi çocuğunu yetiştirme yurduna verir mi? -Benim babam bunları yaptı işti... Üç kardeştik. En büyükleri bendim. Onüç yaşındaydım. Kız kardeşim Ayşe yedi yaşında. Mevlüt ise daha dört yaşındaydı. Babam annemi hiç sevmezdi. Rahatsızlığında da ümidi kesmiş diyorduk. Meğer ölsün diye bakıyormuş. Annem karaciğer yetmezliği sebebiyle günden güne kötüleşiyordu. Devlet hastanelerinde yapılacak bir şey yoktu. Vücut iflas etmiş artık diyorlardı. Babam ise para harcayıp özel hastanelere götürmüyordu. Zaten önceleri de evde hiç konuşmaz, gülmezdi. Bizi değil bir normal günde, bayram gününde dahi kucağına alıp "yavrum, evladım" diye sevdiğini hatırlamam. Annem, babamın bu evliliğe pişman olduğunu söylüyor başka bir şey demiyordu. Niye pişmandı? Madem pişmandı niye bu kadar beklemişti bilemiyorum. Anneciğim de bu yüzden hayata küsmüştü. Zaten otuzbeş yaşında da komadan çıkamadı. Hastaneden cenazesini almaya bile gitmedi babam. Dayımlar kaldırdılar cenazeyi. Ah baba... Babamsın... Bir şey demiyorum. Ama bize ve anneme yapmadığın babalık ve kocalık sebebiyle hakkımızı yedin. Bir insan arzu ettiği bir evlilik olmadı diye evdeki hanımı ve ondan doğan çocuklarını yok sayar mı? Annemin vefatını küçük kardeşlerim idrak edemiyordu. Ama ben annesiz kalmanın ne demek olduğunu anlayacak yaştaydım. Diyordum ki kardeşlerime ben bakarım. Onların üstünü başını temizlerim. Oyun oynamaz, onlara yemek hazırlarım, diyordum. Ama babamın bizi hayatta iken yok saydığını nereden bilebilirdim ki!.. Bir gün beni karşısına aldı. Konuşmak istediğini söyledi. İlk defa bu kadar ciddi konuşuyordu. Meğer beni evlendirmeye karar vermiş. Daha on beşime yeni girmiş iken. Kırk yaşında, karısı ölmüş bir adam bulmuş beni vermek için. Şimdi anlıyorum da benden kurtulmak için yapmış bunu. Beni evlendirerek evden uzaklaştıracakmış. Hiçbir aklı başında aile babamın bu arzusu ile böyle bir evliliğe yanaşmayacağı için de dul bir adam bulup beni başından savıvermiş. -Peki sebep ne? Ne olacak, kendisi yeniden evlenecekmiş. Dolayısıyla bir an önce bu çocuklardan kurtulmalıymış. Peki, küçük kardeşlerim ne olacak? Onlar için de kafasında çoktan yer hazırlamış. Onları da "işsizim, bakacak halde değilim" diyerek kimsesizler yurduna vermiş, hiç vicdan azabı çekmeden. Biz üç kardeş hayatta iken hayrını görmediğimiz babamızdan, annemin ölümüyle birlikte bir daha görmemek üzere ayrılacaktık. Düğün dernek bile yapmaya gerek duymadan beni evlendirerek evden çıkartmıştı babam. Çok ağladım ama çocukça hıçkırıklarıma kimse cevap vermedi. Çünkü irade ortaya koyacak bir akrabamız yoktu. Zaten sahibimiz olsaydı babam böyle yapabilir miydi? Beni güya gelin ettikten sonra da iki ay içinde kardeşlerimi kimsesizler yurduna verdi. Meğer kendi düğünü için her şeyi hazırlamış babam. Bizi başından savdıktan hemen sonra düğün hazırlıklarına başlamış bile... Bize para bulamayan adam evleneceği kadın için yeni baştan ev bile donatmıştı... Çünkü evleneceği kadın bunları şart koşmuştu... Ben babam evlenecek diye babam yaşında adamın karısı ve evinin hizmetçisi olarak evden uzaklaştırılırken, kardeşlerim bilemeyecekleri bir geleceğe yetimhanenin soğuk duvarlarında yol arayacaktı. Babam? Babam ikinci evliliğinde ikinci baharını yaşayacaktı... Bizden ne istedin baba? Sen mutlu olacaksın diye bize hayatı zehir etmen mi gerekiyordu? Babalığı bırak bu mu insanlık? Solmaz K.-Samsun > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.