"Siz gençsiniz... Bizim yaşadıklarımızı yaşamadığınız için bizim duygularımızı bilmezsiniz..."
Bunları bu ülkeye kim sokuyor? Bunların buralara gelmesine kim müsaade ediyor?
Yıl 1969... Olayın yaşandığı yer Aydın'ın Sultanhisar Beldesi. Nazilli'den oraya Devlet Su İşleri ekibi olarak ölçüm yapmaya geldik. Bahçelere kanalet döşenecekti.
Bir ara çay molası verdik. Kır kahvesine oturduk. Bizler çay içerken benim yanımda oturan yaşlı bir amca Aydın-İzmir yolundan geçen arkası karavan yabancı bir aracı görünce "bunları buraya kim sokuyor" diye kendi kendine homurdanıyordu.
Merak edip sordum:
-Amca hayırdır neye kızıyorsun?
-Aha bu yabancı arabalara...
-Neden kızıyorsun?
Siz gençsiniz... Bizim yaşadıklarımızı yaşamadığınız için bizim duygularımızı bilmezsiniz...
Amca bunları bana söylerken benim yaşım 28 idi... Amca da 1969'da 74 yaşındaydı... Yani yaşasaydı bugün 120 yaşında olacaktı...
Gözleri yaşararak ve elleri titreyerek "bizim yaşadıklarımızı yaşasaydınız bize hak verirdiniz, biz Yunan'dan çok çektik" dedi.
Yunan harbini anlatıyordu... "Buraları işgal ettiğinde dört yıl boyunca bize yapmadıklarını bırakmadılar" diyordu. Dedim ki:
-Bu bahçenin dip kısmında bir abide var. Onu siz mi yaptırdınız? Üzerinde hiçbir yazı da yok, neyin nesi acaba?
Dedi ki:
-Evet orada çok üzücü bir olay oldu. Onun anısına yaptırdık ama kitabesini yazdıracağız. Ben çok merak ettim.
Rica etsem anlatır mısın? "Dilim varmıyor ama anlatayım" dedi. Olayı şöyle anlatmaya başladı:
-Yunan işgalinde biz köyün gençleri olarak gizli gizli bir evde toplanır işgalden kurtulmak için çareler arardık. Bazı komite haberlerini birbirimize aktarırdık. Çok gizli hareket etmemiz gerekiyordu. Düşman askerleri müfreze hâlinde geziyordu. Başlarındaki zabitler başına buyruk idi. Üstten emir almadan da istedikleri evin kapısını tekmeleyip içeri giriyorlar. İstedikleri şekilde arama yapıyorlar. Arama bahanesiyle ortalığı dağıtıyorlar. Evde kadın kız var ise sarkıntılığa niyetleniyorlar, kendilerine karşı durmak isteyen varsa hiç gözlerini kırpmadan tetiği çekiyorlardı...
Yunan mezalimi dedikleri şeyi biz orada dört yıl boyunca yaşayacaktık... Ama beni asıl kahreden içimizden bir kimsenin kendi canını kurtarmak uğruna arkadaşlarını ihbar etmesiydi. Belki kendisi gitmiş böyle bir istekte bulunmuştu. Belki korktuğu için Yunan askerlerinin tekliflerini kabul etmişti...
Yine bir gün akşama doğru evde toplanmıştık... Bir sessizlik vardı... (DEVAMI YARIN)