“Tam o esnada bir minibüs yaklaştı hoyratça yanımıza. İçinden hippi kılıklı iki kişi indi.”
Birkaç yıl önceydi. Çocuklar ile bir yerden geç saatte eve dönüyorduk. Hayli de acıkmıştık. Yolumuzun üzerinde de her zaman gördüğümüz arada da uğradığımız bir köfteci vardı... Köfteci amcanın dükkânı biraz salaş yerdeydi ama eli lezzetliydi. Köftelerini yerken parmaklarınızı da beraber yerdiniz âdeta...
Vardık dükkâna... Pek kimse yoktu, çünkü gece geç vakit olmuştu. Arabayı park ettik. Dükkânın önündeki masalardan birine oturduk. Masamıza köfte siparişi verdik. O zamanlar köfte siparişinin yanında öyle ayran meşrubat “ne içersiniz?” diye sorulmuyordu. İsteyen kimsenin ayrıca söylemesi gerekiyordu. Çünkü zaten her masanın üzerinde içi su dolu cam sürahiler vardı. Ters dönmüş dört beş su bardağı vardı. İçtiğiniz su ücrete dâhil edilmezdi. Bir sürahi suyu köfte ile birlikte içebilirdiniz. Hey gidi bereketli günler...
Neyse köftelerimiz cızır cızır kızarmış olarak geldi... Acıkmış olduğumuz için de biraz soğumasına fırsat vermeden yemeye yumulduk.
Tam o esnada bir minibüs yaklaştı hoyratça yanımıza. İçinden hippi kılıklı iki kişi indi. Birisi minibüsün kenarında gözcü gibi dikelirken öteki içeriye destursuz daldı. Köfteci amcaya tehditler savurmaya, omuzundan tutup sarsmaya, hırpalamaya başladı... Şoke olduk!.. Köfteci boyun büküyor ses çıkarmıyor; hem genç hem cüsseli bu meçhul magandanın elinde oyuncak gibi savruluyordu...
Lokmalar boğazıma dizildi... Sağa baktım sola baktım... Bu gece yarısı burayı basan bu iki serseriye kimse müdahale etmeyecek miydi? Polisi arasam mı diye geçirdim içimden... Sonra garsona baktım. O da kenara çekilmiş biraz da sinmiş ustasının durumunu ezik bir şekilde seyrediyordu.
Bir ara göz göze geldik garsonla... Bir şey istiyormuş gibi el ettim. Yanıma yaklaştığında da eğilip dedim ki:
-Kardeşim burası dağ başı mı? Bunlar da kim böyle? Bu amcanın evladı kimi kimsesi yok mu? Bir telefon etseniz de gelip babalarına sahip çıksalar...
Garson acıyla yutkundu... Bir şey söyleyip söylememek arasında bocaladı. Sonunda dayanamamış olacak ki içindeki sırrı bizimle paylaştı:
-Abi o maganda dediğiniz adam köftecinin oğlu. Kendi öz oğlu!.. Böyle ne zaman geleceği belli olmuyor. Kafayı çekip geliyor kasada ne varsa alıp gidiyor. Allah herkese hayırlı evlat hayırlı kısmet nasip etsin...
İshak Tutucu