Bundan 4-5 sene önceydi. Bir ramazan günü oruçluyuz ama çocuğuz da... Saat sabahın 10:00'unda çıktık okula top oynamaya. Günlerden de pazar. Bir pozisyonda benden iki üç yaş büyük birisi karşıma çıktı. O topa vurdu ben de vurdum var gücümle. Tabii güçlü olan o olduğu için ayakta kaldı. Ben düştüm yere. Ama düşüş o düşüş. Tam bileğimin üstüne. Kalktım bir de baktım ki kolum uzamış resmen. Yani bilekten kırılmış bir güzel!.. Hemen koştuk eve. O zamanlar babam da yok. Yurt dışında çalışıyor. -Eeee napalım? Hemen amcamı aradık. O da Hal'de çalışıyor. Telefonda anneme diyor ki: "Bir kırık-çıkıkçıya götürelim." Annem bana döndü: "Ne yapalım?" der gibi yüzüme baktı. "Olmaz anne" dedim. "Ben hastaneden başka bir yere gitmem." Aradan bir iki dakika geçti: "Amcam siz hemen Hal'e gelin. Buradan acile gidelim" dedi. Atladık bir taksiye, Hal'e doğru çıktık yola. Araba tümseklerden her geçişte dişlerimi sıkıyorum. Canım öyle yanıyor ki, "Bu yol biter mi?" diyorum içimden. Hal'e vardık. Bir de ne görelim. Amcam, saçları beyaz, hafif göbekli birisiyle konuşuyor. "Muhabbetin sırası mı?" diyorum içimden. Kolum kırılmış zaten. Yanlarına vardık. Amcam gülüyor: "Bu amca kim tanıyor musun?" diye soruyor bana. "Nereden tanıyayım amca, zaten acımdan duramıyorum" diyorum. Bizim beyaz saçlı, göbekli adam da gülüyor: "Ne oluyor?" diyorum kendi kendime. "Komik bir şey mi var?" Annem de şaşkın bakışlarla onlara bakıyor. Amcam gülerek açıklıyor olayı: "Bu beyefendi Sosyal Sigortalar Hastanesi, uzman ortopedi doktoru Osman Nuri Seymen. Şimdi beraber hastaneye gideceğiz." Hepimizin yüreği ferahlıyor. Rahat bir nefes alıyoruz. Hastaneye gidiyoruz. Ameliyat... Masasının soğuk yüzü... Hemşireler... Beyazlar... Çıktıktan sonra: "Bu nasıl oldu amca, nasıl?" diye soruyorum. "Osman Bey'i tanıyor muydun? O pazar günü her yerin kapalı olduğu bir zamanda nasıl buldun onu?" "Oğlum" diyor "Allah'ın sevgili kuluymuşsun. Benim aklımda onu aramak hiç yoktu. Dertli dertli ne yapacağımı düşünürken bir de baktım köşeden Osman Bey çıktı. O, ayda bir gelir benden alışveriş yapar. Bir tek öyle görüşürüz. Bir iki gün önce gelmiş, alışverişini yapmıştı. Yani bir daha uzun bir süre görüşmeyecektik. Ama bak sen şu Rabbimizin büyüklüğüne ki o gün kızının eczanesi nöbetçiymiş. Onun yanına uğramak için gelmiş. Sonra da bir dolaşayım diye gezintiye çıkmış. Sizin telefonu kapattım o çıktı karşıma. Ne diyelim verilmiş sadakamız varmış... Büyük Kartal-Balıkesir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00