"Bu azaptan nasıl kurtulacak?"

A -
A +

Ağabeyimin kafasındaki plan şu. Gidiyor bir sigorta şirketine, hayat sigortası yaptırıyor. Eğer kendine bir şey olursa geride kalan ailesine tazminat ödeyecekler. Bunun ardından kendini ölmüş göstermek istiyor. O bağ evinde kimliğini bulduklarında kendisini öldü zannedecekler. Sigorta da bize para ödeyecek. Ağabeyim bundan sonraki hayatında kimliksiz yani ölü yaşayacak. Ama ailesine karşı duyduğu vicdan azabından kurtulacak. Bu ne sefil bir mantık? Bu ne vicdansızlık? Sahtekârlık bir tarafa senin vicdan azabından kurtulman için elin adamının canına niye kastediyorsun? Elin ne suçu var? Elin adamının canına nasıl kastedersin vicdansız? Aklındaki hesabı hayata uymuyor. Adamcağızın ailesi akşam eve gelmeyen babalarını arıyor. Telefona ağabeyim çıkıyor. Sonra da panikleyip cevap vermeden kapatıyor. Aile bir iki kez daha arıyor ama bakıyor ki pat diye kesildi. Durumu polise bildiriyor. Olay kısa zamanda sonuçlanıyor. Polis her sabah iş aramak için gittikleri meydandaki arkadaşlarına ulaşıyor. Bilgi veriyor arkadaşları: -O gün şöyle arabalı şöyle bir şahıs ile gitmişti. Bakın şimdi olanlara!.. Bunun üzerine, birkaç gün önce yine böyle anlaştığı ama yarı yolda kendinden şüphelenip benzin istasyonunda inen işçi diyor ki: -O adam benimle de konuşmuştu. Birlikte yola bile çıkmıştık. Adı da yalan söylemediyse budur. Aracın plakası da şudur. İşçinin bu dikkati ve o gün şüphe etmesi hem kendi hayatını kurtarıyor, hem de arkadaşının katilinin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor. Polis, ulaştığı bilgilerden yola çıkarak hem araç kiralama firmasına ulaşıyor. Hem ağabeyimin bizim bilmediğimiz yeni telefonuna. Çok sürmeden de ağabeyimi yakalıyorlar. Öte yanda biz ağabeyimi kayıp bildiğimiz için üzüntü içinde günlerdir bir müjdeli haber bekliyoruz. Polisten haber gelince, ağabeyimiz bulundu diye nasıl sevinmiştik. Meğer bir ömür üzülecekmişiz... İnsanın kanını donduran bu korkunç palanını öğrenince kulaklarımıza inanamadık. Anneciğime inme indi. Babam kahrından on yaş birden ihtiyarladı. Yengem sinir krizleri geçirdi... Keşke kaybolsaydı da bu acı gerçekle yüzleşmeseydik. Keşke kendi ölseydi de elin suçsuz insanının katili olmasaydı. Kendi ailesini utanç içinde bırakırken karşı tarafın yuvasını yıkmasaydı. Bütün bunlara sebep neydi? Babam bankadan onun için kredi çekmişti. İşleri düzelsin diye... Ama o kahrolası koalisyon hükümeti dövizde sabit kur olacak diye vaatte bulunmuştu. 2001 krizinde bir gecede borcumuz iki katına çıkmıştı. Ardından babamın çalıştığı firma kapanınca her şeyimiz bir anda tepetaklak olmuştu. Ağabeyim bütün bunlar benim ısrarım sonucu oldu diyerek vicdan azabı çekiyordu. Ben istemeseydim babam kredi çekmeyecekti diyordu. Evimiz arabamız gitmeyecekti diyordu. Onun bu vicdan azabından kurtulması için çok uğraşmıştık. "Mala gelsin de cana gelmesin" demiştik. Ama cana geldi... Hem de hiçbir suçu olmayan bir cana... Nereden akıl etti, filmlerden mi etkilendi bilemiyoruz? Bizi borçlardan kurtarmak için akıllara durgunluk verecek bu çılgın plana başvurmuştu. Yakalandığında verdiği ifadede her şeyi ailesine olan vicdan azabından kurtulmak için planladığını söylüyordu. Ama şimdi bizi daha da perişan etmişti. O artık bir katildi. Kahrolmuştu. Çok pişmandı. Ama pişmanlığı fayda etmiyordu. Çünkü o can geri gelmeyecekti. Kendisi hapiste çürüse bile gelmeyecekti. N.K.- İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.