Bu bir kamera şakası mıydı?

A -
A +

Şehir kulübüne benzer bir yerdeydik. Kasabaya yeni gelenlerden bazı arkadaşlarla tanışıyorduk. Bir tanesi adını soyadını söylediğinde, az ötedeki masada oturan bayan öğretmen yerinden fırladı: -Aaa bu benim soyadım. Bayan öğretmen bir tuhaf olmuştu. Soyadı benzerliği herkeste rastlanabilen bir durumdu. Bunda şaşacak ne vardı ki? Ama bayan öğretmenin telaşlanma ne kelime âdeta bir anda kimyası değişti. Renkten renge girdi. Eli ayağı titremeye başladı. Korktu mu öfkelendi mi anlayamadık. Biz ne olduğunu anlamaya çalışırken o kalktı, soyadı benzerliği olan memur gencin yanına gitti. Dedi ki: -Affedersiniz, sizin soyadınız gerçekten "Arşenli" mi? -Evet, hayırdır niye sordunuz? -İsminiz de gerçekten Cemal mi? Genç adam şaşkın, güldü: -Hayırdır, size yalan borcum mu var? -Yani siz Cemal Arşenlisiniz öyle mi? Aman Allah'ım siz benim kardeşim olmalısınız... Yeni gelen memur şaşırmış, afallamıştı. Bu bayan neler saçmalıyordu? Deli midir nedir gibi boynunu büktü. Anlamsızca sağa sola, bize doğru baktı. Kamera şakası mı yapılıyordu? Bayan öğretmene döndü: -Hocanım kusura bakmayın ama sizin ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? Genç bayan öğretmen öyle bir heyecan içindeydi ki kimseyi gözü görmüyordu. Tek kelimeyle uçmuştu. Kendisi sakinleşeceğine etrafı sakinleştirmeye çalışıyordu: -Bir dakika durun. Açıklayacağım. Sakin olun bir dakika... Heyecandan kendi kalbi duracak gibiydi. Eli ayağı birbirine dolaşmış halde çantasını açtı. Nüfus kâğıdını çıkarttı... Arkasından da bir resim çıkarttı. Siyah beyaz bir erkek fotoğrafıydı. Yeni gelen memur arkadaşa uzattı: -Bakın... Sizin babanız da bu resimdeki adam mı? Yeni gelen memur iyice gerilmişti. "Çattık ya..." diyordu. Karşısındaki bayan olmasa kesin dalardı... Dişlerini sıkarak, öfkesini kontrol ederek cevap verdi: -Bakın Hocanım, amacınız nedir bilmiyorum. Ama ben bu soğuk şakadan hazzetmedim. Bayan öğretmen aksine çok ciddiydi. Sesi titriyordu. Ağlamaklı hal almıştı: "Ne olur bir bakın bu fotoğrafa... Değilse, 'değil' deyin. Sizin de babanız bu resimdeki adam değil mi?" -Ya ne resmi kardeşim? Deli misin nesin? -Bu benim babamın resmi... Ben İzmitliyim. -Arkadaşım ben İzmitli falan değilim Trabzonluyum. Uzaktan yakından... -Tamam, işte benim babam da Trabzonluymuş. Şok bir sessizlik oldu. Ağzımız açık kalmıştı. Genç adam, şaşkınca bayan öğretmenin elindeki resme baktı. Sonra bayanla göz göze geldi. Kekeledi: -Ba-bam... A-ma? Bu... Nasıl o-lur? Hepimiz tuhaflaştık. Bu bayan doğru mu söylüyordu? Nereden çıkmıştı bu kardeşlik iddiası? İyi de... Öyle değilse genç memur, bayan öğretmenin elindeki fotoğrafa bakınca niçin "Babam" demişti? Bu kızda bu fotoğrafı ne geziyordu? İzmit nere Trabzon nereydi? (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.