“Bu büyüyünce çok balık yakalar”

Sesli Dinle
A -
A +

“O kadar çok tutmuşum ki balık dolu sepeti taşıyamadım. Çocuk gövdeme büyük geldi...”

 

 

 

Rahmetli İbrahim Cevahir Ağabeyin “Tarihe Not Düşüyorum” isimli kitabından güzel bir anıyı paylaşmak istiyorum sizlerle:

 

“Anneannemin bir yaylası vardı. Yaylada ufak bir dere vardı ve suyu bacak kalınlığında filan akardı. Bizim yaylamız oraya uzaktı, dört beş saatte çıkılırdı. Çocuktuk. Bir iki arkadaşımı da yanıma alarak o yaylaya gittim. Zannediyorum temmuz veya ağustostu. Orada biraz alabalık olurdu. Şöyle derenin kenarına bir veya bir buçuk metre derinlikte çok güzel bir göl yaptım… Sonra gittik derenin akıntısını oraya çevirdik. Su birikti göl oldu ve o gölde yüzdük.

 

Ağustos-eylül geldi, yaylalar boşaldı. Gittik baktık ki o göl yerinde duruyor. Meğer balık soğuktan hoşlanmazmış. Suyun içinde üşümez ama suyun yüzündeki soğuktan etkilenirmiş. Dolayısıyla orada su gölleşince derinleştiğinden balıklar oraya yönelmiş.

 

Ertesi sene gene temmuz-ağustos aylarında bir gün kendi kendime “gidip o göle bir bakayım” dedim. Baktım o göl yerinde duruyor. Baktım ki gölün içinde kocaman kocaman yüzlerce balık… Koşup geldim anneanneme. Heyecandan şaşırmış hâlde dedim ki:

 

-Anneanne ya, benim yaptığım o gölde bir balık var ki sanki kıyamet kopuyor?

 

-Nasıl kopuyor?

 

-Bir kap ver anneanne bana.

 

-Al o tenekeyi git.

 

-Belki daha çok var anneanne.

 

-Ha o zaman al o sepeti git. Alırsın arkana sepeti gelirsin.

 

Bir Trabzon sepeti verdi bana. Geldim göle. İyi de nasıl alacağım balıkları?

 

Geldim yukarıdan aşağıya. Oraya 50 cm’den az bir yer açtım. Su o kadar aktı. Bir daha açtım. O kadar aktı. Açtım, su bir daha aktı. Su birikintisi en son 50 cm’ye kadar inince, girdim içine balıkları sepete doldurdum. Ondan sonra da suyun temel kısmını açtım.

 

O kadar balık tutmuştum ki balık dolu o sepeti taşıyamadım. Çocuk olduğum için bana büyük geldi. Orada bir teyze inek otlatıyordu. Dedim ona ki:

 

-Teyze bana yardım eder misin?

 

-Bu nedir?

 

Balıkları görünce hayretler içerisinde kaldı:

 

-Ula uşağum bunları nereden aldın?

 

-Bunları ben göl yapmıştım da oradan tuttum.

 

-Peki, kaç tane verirsin bana?

 

-Bunları anneanneme kadar götürelim de o versin sana...

 

Yani çocukluğumda böyle bir balık yakalama hikâyem vardır. Alabalık o bölgede hiç bu şekilde olmamıştır. Rahmetli anneannem bu sebeple bana; “Bu büyüyünce çok balık yakalar” diye söylerdi.

 

     Emin Ceylan

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.