Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Uzatmayayım, yeni emekliler şöyle güzel bir mobilya beğendiler. Tam takım mobilya, salon takımı yani. O zamanın parasına göre yaklaşık 10 milyonluk bir takım. Biz o takımın üçte birini peşin alıp, diğerini en fazla sekiz taksit yapabiliyorduk. O yıllarda kredi kartı ile ödemek yaygın değildi...
Sonuçta karı koca bu mobilyada karar kıldılar. Adam bana döndü dedi ki:
- Bakın Mahir Bey, hanım huyumu biliyor ya, ben de taksit ödemekten bıktım aslında. En iyisi siz bana bir şeyler söyleyin peşin alıp gidelim. Nasıl olsa emekli ikramiyesi henüz bitmedi.
Sevindim. Peşin ne demekti benim için. Hele de ramazan ayında ilaç gibi gelecekti. Bunun üzerine tam iki bin lira kadar indirim yaptım. 8 milyona satarım, dedim.
Adam cebinden tomar tomar para çıkarıp bir iki üç diye elime paranın tamamını saymaya başlayınca doğrusu bayram gelmeden bayram etmiştim. Allah’tan daha ne isterim.
Her ne kadar belli etmesem de eteklerimin zil çalmaya başladığını gizleyemiyordum. Teşekkür ettim. Bu arada biraz vakit geçince çaydır, kebaptır ikramlarda bulundum. Hizmette kusur etmemeye çalışıyordum.
Aile de ne kibar bir aile... Onlar benden ben de onlardan son derece memnun olduk... Onlar da benim esnaflığımı beğendiler. Böylece ben parayı aldım, onların mobilyasını da bir kamyonete yükledik. Çekip gittiler. Onları savuşturduktan sonra o gün satış için “beklemeye değmez” diyerek evin yolunu tuttum...
***
Ertesi günü yine dükkâna gittim. Mobilyanın yerine yeni mobilya getirttim falan derken üç-beş gün geçmişti. O adam yine geldi içeri. Tabii böyle yağlı müşteri hiç kaçınılır mı? Hemen ayakta karşıladık:
- Oooo buyurun efendim, buyurun.
Çıraklara hemen çay, kahve söylemelerini emrettim. Oturup konuşmaya başladık. Derken anlattı bizim emekli:
- Azizim, hani sana dedim ya, evde doğru düzgün bir mobilya yoktu, diye.
- Evet efendim,
- Tabii salon takımını alınca, hanımın hoşuna gitti doğrusu. Şimdi tutturdu bir de “Oldu olacak, yatak odası takımı da olsun” dedi. “Yahu elimize üç beş kuruş geçti. Onu da mobilyaya bağlamayalım” falan dediysem de ikna edemedim.
- Ne münasebet efendim, istediğiniz yatak odası takımı olsun. Hemen veririz. Geçen sefere teyze seni kırmadı. Bu sefer de siz onu kırmayın. DEVAMI YARIN