"Yanımdaki askerin uyuşturucu kullandığını anlamıştım. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmayan bir ruh hâlindeydi."
1974 yılı Barış Harekâtında 213. Piyade Alayında (Babaeski-Kırklareli) askerlik yapıyordum. Kıbrıs krizinde askeriye teyakkuza geçmişti. Bu durumda bize yansıyan şuydu. 20.07.1974 tarihinde Edirne vilayetinin Yunan hududuna (sınırına) yakın bir mevkie intikal ettik. Boş arazi... Ne için oradaydık? Bir saldırıya karşı hazırlıklı mı oluyorduk? Ya da biz mi saldıracaktık? Ne olacaktı bilemiyorum. Bildiğim şu ki bir teyakkuz hâli olduğu için bizi orada tam 100 gün arazide tutmalarıydı.
Dile kolay, üç ay on gün... Uçaklarla ve gemilerle Kıbrıs'a yapılan müdahale ve sonrası siyasi gerginliğin yumuşamasının ardından araziden eski birliğimize geri döndük.
Bu sürede enteresan olanı ise 55 yaşında olduğu söylenen, Türkçe bilmeyen bir yaşlı vatandaşımızın askerlik yapmak üzere bizimle birlikte araziye gelmesi ve üç ay bizimle birlikte arazide kalmasıydı.
Bu vatandaşa bu zulüm değil miydi? Bu yaşında ve bu hâlinde askere niye sevk edilmişti ki? Tabii ki şimdiki zihniyet ve uygulama eskiye göre çok değişti ama anladığım kadarıyla bu zavallı insana o yıllarda ailesi nüfus kâğıdı almamıştı. Nüfusa kaydı yoktu. Nice zaman sonra bir vesileyle nüfusa kaydı çıkartıldığında kütükte askerliğini yapmadı gözüküyordu.
Bürokrasinin işi ne? Bu kimse kaç yaşına gelmiş, hâli durumu nedir, hiç düşünmeden onu askere sevk etmekte hiçbir insani duygu hissetmiyordu. Hem devlet olarak yıllarca nüfus kâğıdı vermeyip yok sayıyor hem kayıtta gözükünce de hiç sorgulamadan nüfus kâğıdına göre "sen askerlik yapmamışsın" diyerek bu yaşta askerlik çıkartılmıştı.
Bir başka hatıram da askerden yeni gelen bir gencin söyledikleriydi. Aynen paylaşıyorum:
"Bir gün kulede nöbet tutuyoruz. Yanımdaki askerin uyuşturucu kullandığını anlamıştım. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmayan bir ruh hâlindeydi. Tedirgin oluyordum ister istemez. Nöbetimizin bitmesine yarım saat kala nöbet yerini terk etti. Nöbet yerinde ikişer kişi nöbet tutuyorduk. Nöbetler buna göreydi. Dolayısıyla beni de yalnız bırakmış ve durumumu olumsuz etkilemişti. Ama o buna hiç aldırış etmeden çekip gitti. Ertesi gün de ikimizin nöbet mahallini erken terk ettiğimize dair anons geldi. Hatta bir gün komutanımız, 'uyuşturucu kullananlarla uğraşmanın zor olduğunu' söylemişti." Devamı yarın