Yengemiz emekli olunca İzmir'e yerleştikten nice zaman sonra memleketi Amasya Suluova'dan "Köyde cenazeniz var" diye bir haber gelince, önce gidip gitmemekte kararsız kalıyor ama son anda "ben de gideceğim" diyerek Amasya'ya, oradan da Suluova'ya köye gidiyor.
Cenaze usulünce defnediliyor. Bilenler bilir oralarda kış çok sert geçer. İç Anadolu Bölgesine yakın olduğu için ayrıca kuru ayaz olur. Cenaze merasimi ve defin sonrası Aliye yengemiz dönüş hazırlığı yapıp akrabalarıyla vedalaşmak için giderken bakımsız bir baraka gözüne takılıyor. Sorduğunda yakındakiler diyor ki: "Burada yaşlı kimsesiz bir yaşlı dede yaşıyor."
Merak ederek hemen barakadan içeriye giriyor. İçeri girince bir de ne görsün? Durum çok vahim... Her taraf pislik içinde kötü koku insanın burnunun direğini kırıyor. Yatakta yatan ise seksen yaşlarında bir piri fani...
Yanında bulunanlar bu ihtiyarın hayatını kısaca anlatmışlar. Çok ağır hasta olduğunu ve yalnız başına yaşamaya çalıştığını söylemişler. İhtiyarın hiç çocuğu olmamış. Bu adamcağız bir evlatlık almış. Bu evlatlık, dedenin bütün mal varlığını alarak üzerine geçirmiş.
Sonra bu evlatlık, dedenin yani babalığının hanımı vefat edince onu Suluova'da oturduğu evden alarak köyüne getirmiş ve bu barakaya bırakmış. Âdeta ölüme terk etmek veya hiç uğramamak üzere... Dedenin hâli içler acısı. Kulübesinin camı bile kırık. Rüzgâr içeriye kar üflüyor. Dışarıdan farkı yok. Her taraf pislik içinde ve kokuyor.
Yengemiz ihtiyarın o hâlini görünce diyor ki: "Ne olursa olsun bunu böyle bırakamayız..." Konuyu ağabeylerine açıyor. Ağabeylerine diyor ki: "Bana destek verin."
Herkes bir şey konuşuyor. Kimi diyor kocan seni boşar. Kimi diyor nasıl bakacaksın? Ama kendi kararını veriyor; "Götürüyorum bunu bu hâlde bırakamam" diyor.
Sonra soruyor ağabeylerine:
"Siz bana ne kadar destek olursunuz?"
Ağabeyinin biri "uçak biletini ben veririm" diyor. "Tamam bu bile yeter" diyor.
Hemen alıyorlar dedeyi Suluova'ya götürüyorlar. Önce elbise alıyorlar hamama götürüyorlar ve yıkatıyorlar. Eski giysilerini çöpe atıp yeni elbiselerini giydiriyorlar. Daha sonra uçakla İzmir'deki eve getiriyorlar. Dedeye sormuşlar: "Seni burada huzurevine yatıralım mı?"
(Devamı Yarın)