"Buralarda göz önünde bulunmayın!"

A -
A +
"Konya'da bir öğle sonrası iki kardeş yanıma geldi. Seyyid olduklarını Halil Bey önceden bana bildirmişti..."

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkistan gezisi çok yerinde ve anlamlı olmuştur. Afganistan'ın kuzeyine "Türkistan" deniliyor. Başkent Kabil'den kuzeye gidenler "Türkistan'a gidiyoruz" diyorlar. Yani burası Uluğ Türkistan'ın güney kısmı oluyor.
Güney Türkistan halkının ekseriyeti Türk, büyük bir kısmı da Rusya'nın Türkistan'ı işgalinden sonra Ceyhun Nehri'ni aşarak bu bölgeye yerleşmiş Orta Asya Türkleridir.
Güney Türkistan'da da büyük âlim ve veliler yetişti. Mesela Mevlana Celâleddin-i Rumi, burada, Belh şehrinde doğdu; oradan Konya'ya geldi. Bu bölgede ayrıca evlâd-ı resûl yani seyyid aileler de var. Bunların bir kısmı da yine Sovyet işgali zamanında Ceyhun Nehri'ni geçerek buralara yerleşmişler.
İşte bunlardan bir aile, Türkiye gazetesinde çalışırken Konya'da beni buldular. Türkiye'ye gelince Tokat'a uğramışlar, orada hemşehrileri varmış. O zamanlar hududu kaçak geçen muhacirler yakalanarak sınır dışı ediliyordu. Bunlara Tokat eşrafından Halil Bey demiş ki:
"-Siz buralarda göz önünde bulunmayın, Konya'ya gidin. Numan Ağabeyi bulun, sizi orada münasip bir yerde muhafaza eder, size yardımcı olur."
Konya'da bir öğle sonrası bunlardan iki kardeş yanıma geldi. Seyyid olduklarını Halil Bey bana telefonda bildirmişti. Evlâd-ı resûl; muhacir, garip ve Türkmenler... Türkmen seyyidler, yani Türkçe konuşuyorlar. Konya'nın İsmil köyü var, 40-50 km mesafede; işte o köye yerleşip gözlerden uzak yaşamaya başladılar. Ancak her an, yakalanarak hudut dışına atılma tehlikeleri de vardı...
Aile de kalabalıktı; genç kızları vardı, gelinleri vardı. Bir de 65-70 yaşlarında anneleri, küçük çocuklar, üç de erkek. Erkeklerin çoğu cephelerde kalmış, kimi Pakistan'a kimi de İran'a gitmiş... Harp yılları tabii, karmakarışık zamanlar. Anlattığım 2000 öncesi yıllar.
Havalar soğumuş, sobalar kurulmuştu. Hatta kar falan da başlamıştı, öyle hatırlıyorum. Bir gün hanımla biz Konya'dayız, sabaha karşı bir telefon geldi. (Daha sonra trafik kazasında vefat eden kardeşleri Seyyid Muhammed İshak) büyük bir heyecanla beni arıyordu:
"-Numan Abi, Numan Abi biz ne yapacağız? Bizim gelin hamile, sancılanmaya başladı. Burada ebe yok, doktor yok, hastane de yok..." dedi. Ben de;
"-Hemen orada arabası olan birinden rica edin, sizi alsın Konya'ya hastaneye kavuştursun" dedim. Devamı yarın
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.