Büyükşehrin büyüklüğü...

A -
A +

“Acele etme kardeşim, sabret ya... Bir dakika sonra bir diğeri geliyor!”

 

Böyle söylemesi kolay... Ama hepimiz yeri geldiğinde aynı telaşı göstermiyor muyuz? Hem de kaç kere... Metrobüsün kapısı kapandı kapanacakken ellili yaşlarda bir bey kapıya asıldı... Binecek binemeyecek derken kapı açılıverdi... Demek ki şoför gördü aynadan “binsin hadi bakalım” diye insaf etti... Tahmin tabii, biz görmedik... Ama kapı, yolcunun beklediğinden tez ve kolay açılıverince zorlayan yolcunun eli boşta kaldı ve kapıyla birlikte ters döndü. Dönünce de dengesini yitirdi sırt üstü metrobüsten içeriye yuvarlandı. Keşke yuvarlansaydı... O anda ne oldu biliyor musunuz?

 

Tek ayağı istasyon ile metrobüs arasındaki boşluğa düşünce yuvarlanması da yarım kaldı. Sırtüstü, dengesini koruyamaz hâlde metrobüsün içine yıkıldı. Bel kısmı, o hızla, açık olan kapının metal kısmına çarptı...

 

Adamcağız “Off!” etti ve olduğu yere külçe gibi yığılıp kaldı... Ne kıpırdayabiliyordu ne kıpırdatabiliyordu kimse? Çünkü böyle durumda dokunmak da bir başka zarar verebilirdi... Derken oraya özel güvenlik geldi. Sağa sola seslendi “İçinizde sağlıkçı olan var mı?” diye. Biraz balık etli bir beyefendi geldi: “Ben varım” dedi... Adamın belden yukarı kısımlarına dokundu: “Şura ağrıyor mu?”, “Burası?” diye diye bel kısmına doğru geldi. “Şurası!” derken adamcağız “aaahhh!” diye feryat etti...

 

Meçhul sağlıkçı “yapacak bir şey yok!” der gibi güvenlikçiye baktı. O ara metrobüs görevlileri ambulansı da aramışlardı...

 

Birkaç dakika sonra adamcağızı birkaç kişi dikkatlice kaldırarak, onu, inleyip ahlamasına rağmen oradan alıp istasyon durağında yere betona uzattılar...

 

O alındıktan sonra metrobüs sanki yolcu indirmiş gibi yoluna devam etti... Etmesi gerekiyordu. Çünkü arkası bir anda tıkanıvermişti. Yol açılmazsa yeni krizler kapıda idi...

 

“Ah şehir hayatı” dedim içimden “Ah medeniyet...” O kadar devleşmişsin ki bir insanın başında “bakalım nasıl oldu?” gibi beklemeye bile tahammülün yok. Düşeni düştüğü yerde bırakıp yoluna devam etmeye mecbursun.   

 

Sonra metrobüsün içinde birkaç çokbilmiş, sanki kendisi hiç yapmamış gibi “Acelen neydi bu kadar?” homurdanışı yaptı “cık cık” çekerek... Birkaç dakika sonra herkes akıllı cep telefonuna dönmüştü bile... Hayat olanca hızıyla devam ediyordu...

 

     "Yolcu"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.