“Çabuk, Yüzbaşı seni odasında bekliyor”

Sesli Dinle
A -
A +

Başka taburun komutanı yüzbaşı vardı. Adını "atom karınca" koymuşlardı. Disiplinli biriydi!

 

 

 

Keşan’daki askerlik hatırama bugün de devam ediyorum... Üç ay sonra barakadan yeni binalara taşındık. Bu binalarda da mescit yoktu ama beş on arkadaş namazlarımızı koğuşlarımızda cemaatle veya yalnız başımıza çok rahat kılıyorduk.

 

Ramazan ayının girmesine iki ay kalmıştı. Arkadaşlar “Orhan kardeş, ramazan geliyor. Subaylara söylesen de teravih kılmak için bir mescit ayarlarsalar” diye konuştular.

 

Ben de birkaç namaz kılan subay astsubay komutanlara danıştım. Herkes “Orhan biliyorsun Albay bu mescit konulara sıcak bakmaz ve izin vermez sen bu mescit işinden vazgeç” dediler. Her kime gittiysem aynı cevabı aldım.

 

Başka taburun bir yüzbaşı komutanı vardı. Adını "atom karınca" koymuşlardı. Felaket biriydi. Disiplinli sertti. Asker onu uzaktan gördü mü, yolunu değiştirirdi. Albayla bile arası serindi. Ama devlet malına çok titizlikle değer verip koruyan biriydi. Ben de mescit açtırmak derdiyle yatıp kalkıyorum. “Bu işi kim halleder?” diye düşünürken aklıma o yüzbaşı geldi. Nöbetçi amiri olduğu gün mutfağa geldi. Ben de yanına gittim. Selam verdim. Sert bir şekilde: “Ne var asker!” dedi.

 

“Komutanım ramazan ayı geliyor” der demez, “ben oruç tutmuyorum bana ne?” dedi.

 

Ben cesur bir ifadeyle, “komutanım teravi namazlarımızı kılmak için bir mescit açılmasını istiyoruz.” Dedim.

 

Yüzbaşı bana dönerek; “Namaz kılan subaylar var onlara söyle, niye bana söylüyorsun?” dedi.

 

Ben de “Komutanım siz hakka hukuka devlet malına karşı titiz davranıyorsunuz, bu bizim mescit işini arkadaşlarla konuştuk sizden başka yapan olmaz. Atamanızın başka alaya çıktığını da biliyoruz ama komutanım vallahi size güveniyoruz, alayda başka güvencemiz yok” dedim.

 

Komutan beni dinledi bir şey demeden çekip gitti.

 

Arkadaşlar da benden mutlu haberi bekliyorlardı. Yanlarına vardım olan konuşmalarımı anlattım, onların da umutları kırıldı.

 

Ertesi günü sabah erken yüzbaşının postası Vanlı Fikret, telaşlı bir şekilde yanıma geldi:

 

“Orhan çabuk ol, yüzbaşı seni odasında bekliyor” dedi.

 

Koşarak gittim. Yüzbaşının odasına girdim. Selam verdim “Buyurun komutanım beni emretmişsiniz” dedim.

 

O sert mizaçlı adam gitmiş şefkat ve merhametli bir komutan gelmişti. Bana;

 

“Akşam mescit yeri isteğin beni çok etkiledi. Demek hâlâ Allah’ın nuru yüzümde var ki, koca alayda benden medet umuyor olmana çok mutlu oldum" dedi... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.