Cemile'ye ne oldu öyle?

A -
A +
Yaz aylarında tüm mahalle çocuklarının uğrak mekânıydı, İncir Kayalıkları. Derin bir virajın zemini irice kayalıklarla ve o kayalıkların etrafı da yaban inciri ağaçlarıyla çevriliydi. Toprağın az olmasına rağmen incir ağaçları çok gür büyüyor, her sene dallar kırılacak derecede bol meyve veriyordu.
Sene seksen dokuz, aylardan ağustos; günü hatırlamıyorum. Tam öğle saatiydi, arkadaşım Cemile geldi. Elinde büyük bir tas ve ince çubuklar vardı. Ağaçların en ince ve düz dallarını kopararak kabuklarını soyup incir çubuğu yapardık. İncirleri topladıkça bu çubuklara dizerdik. Cemile, "İncir toplamaya bugün ilk biz gidelim. Sonra bize kalmıyor..." dedi. Annemden zor da olsa izin aldım. Tasımızı tarağımızı alarak yola çıktık.
Evimize on dakikalık yürüme mesafesindeydi. Sıcak, kafamızdan geçip beynimizi pişirir hâldeydi. Saçlarımızın arasında oluşan ter, yüzümüzden aşağı şerit şerit süzülüyordu. Genellikle kalabalık bir grup halinde giderdik. "Birimiz düşersek, diğerimiz nasıl yardım edecek?" dediğimde;  Cemile kendinden emin vaziyette "Düşmeyiz, düşmeyiz!" diyerek hatta daha da coşarak koşuyordu. Ben de arkasından...
Dediği gibi hiç kimse incir toplamaya henüz gelmemişti. İncirler kızarma evresini aşmış, âdeta ballanmıştı. İncirle dolan dallar bizi bekliyordu sanki. İkimiz de aynı kayaya çıkarak erişebildiğimiz dalların tüm olgun meyvelerini toplayıp sonra diğer kayaya tırmanıyorduk. Henüz dokuz yaşında olmamızdan dolayı boyumuz üst dallara erişmiyordu. Bizden biraz büyük abla ve abilerindi o dallar. Herkes boyunun eriştiği daldan topluyordu...
Taslar doldu, neredeyse çubuklarımız da dolmak üzereydi. İki kayanın arasına inip alttaki dallardan son birkaç çubuğu doldurup gitme telaşına kapıldık. Sıcak bizi sersemletmişti. Duyduğumuz en ufak hışırtıda birbirimizin yanına sokulup "yılan!" diye çığlık atıyorduk. Yılanı görmeden attığımız çığlıklar sanki onları uykularından uyandırıp inlerinden çıkartacak türdendi...
Cemile'nin tasından bir iki avuç kadar incir döküldü. Bir anda elinden kayan tası zor toparladı. Kıyamadık dökülen incirlere. Toplamaya başladık. Henüz eğilip iki tane almıştım ki, Cemile titrek bir ses tonuyla bana seslendi. Az önce gürbüz sesiyle çığlık atan kızın sesi değildi sanki. Boğazında incir kaldı sandım. Devamı yarın
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.