Çok az bir işim kalmıştı...

A -
A +

"Üçüncü olarak bu işe bir işçi bulup işi ona yaptırabiliriz ama senin namazını para vererek başka birine kıldırma imkânımız yok!.."

Bisiklet sesiyle arkama dönüp baktığımda babamın geldiğini fark ettim. Rahmetli babam yanıma gelerek selam verdi. Selamını aldım. İkinci sözü şu oldu: "Namazını kıldın mı?"

Ben öğleyi kılıp işe başladığımı, planladığım şekilde işi tamamladıktan sonra da ikindiyi yetiştirebileceğimi düşündüğümü söyleyip ekledim:

"Çok az bir işim kaldı baba, bitirip hemen ikindiyi kılacağım" dedim.

Yaptığımız iş çamurlu bir iş olduğu için üzerimi temizledikten sonra tekrar batırmak istemediğimden işi bitirip namazı kılarım düşüncesinde idim. Tabii işe dalmış olduğumdan vaktin çok daraldığının farkına varamamıştım. Rahmetli babam merhamet dolu bir ses tonuyla dedi ki:

"Yavrum bırak gel sana bir şey söyleyeceğim."

Ben de "peki" diyerek kemerin altından dışarı çıktım.

"Şimdi sana birkaç şey söyleyeceğim" ve güneşi göstererek "bak güneş batıyor. Onu durdurmaya gücümüz yetmez ama işi durdurduk" dedi. Ben olayı anlamış can kulağıyla babamı dinliyordum. O anlatmaya devam etti:

"İkinci olarak bu iş, bizim kontrolümüzde olan bir iş, o iş yarına kalsa bize bir şey söyleyen olmaz, bir zarar da gelmez ama namazı vaktinde kılmaz isek hesabını veremeyiz. Üçüncü olarak bu işe bir işçi bulup işi ona yaptırabiliriz ama senin namazını para vererek başka birine kıldırma imkânımız yok. Bu kabul edilmez. Herkes kendi namazını kendi kılacak" dedi.

Ben de "baba namaz aklımda üzerimi temizledikten sonra tekrar çamura bulaşmayayım bitireyim gayreti içindeydim. Vaktin bu kadar ilerlediğinin farkında değilim. Şimdi hemen namazımı kılıyorum" dedim.

Kalan işi yarın yaparım diye hemen üzerimi değiştirip abdest almaya koştum... Namazımı kıldıktan sonra rahmetli babam ile birlikte evin yolunu tuttuk. Yolda ilerlerken rahmetlinin yüzündeki memnuniyeti ve mutluluğu hâlâ gözümün önünden gitmez...

Biz kalabalık bir aile idik, hâlâ da öyleyiz. Rahmetli babam oğlan, kız hepimiz ile ayrı ayrı ilgilendi. Dinimizi öğretip öğrendiklerimiz ile amel etmemize çok gayret gösterdi. Allahü teâlâ ondan razı olsun, gani gani rahmet eylesin. Kabrini Cennet bahçesi eylesin inşallah.

Elhamdülillah bizler de şimdi evlatlarımızı aynı şekilde yetiştirme gayreti içerisindeyiz. Cenab-ı Allah cümlemizi dinini yaşayan ve yaşatan kullarından eylesin. Âmin.
Mehmet Kılıçaslan/İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.