"Sokaklardaki temizlik işçisi kardeşimizin gözlemlerini keşke devlet büyükleri de bir dinleseydi..."
Ramazan-ı şerif ayına birkaç gün vardı... Öğleye doğru, mahallemin çay ocağında oğlum Mehmet Akif'le çay içip sohbet ederken yanımıza güzel şehrim Trabzon'un belediye çalışanlarından temizlik işçisi bir kardeşimiz geldi. Beraberce güzel bir sohbet etme fırsatı bulduk.
Bu kardeşimiz mahalleleri dolaşıp gezdiğinden sohbet dönüp dolaştı mahallelerde ne olup bittiğine geldi. Çok güzel gözlemleri vardı. Çocuklarımızla ilgili çok ilginç ve bir o kadar da tehlikeli şeyler anlattı...
Anlattıklarına göre mahallelerimizdeki çocuklarımızdan pek çoğu sigara, içki uçucu madde gibi maddelerle kendilerini zehirlemekte.
Diyor ki: Kimse olayın farkında değil ama böyle giderse Allah muhafaza çocuklarımızın elimizden çıkıp gitmesi uzak olmayacaktır. Mutlaka gerekli tedbirler öncelikle aileler tarafından ve daha sonra da devletimiz tarafından alınması gereklidir.
Düşündüm; ailelerimiz çocuklarıyla ilgili ne yapıyor? Çocuklarının arkadaş gruplarını takip ediyorlar mı? Biliyorsunuz ki kişi arkadaşının ahlakı ve inancı üzere olur. Eğer çocuklarımız sokak çocuklarıyla arkadaş olursa ve sokak çocukları da devletin himayesine alınmazsa, bu sahipsiz ve kimsesiz yavrucaklar istismarcıların ve çocuk tacirlerinin insafına terk edilirse geleceğimizin huzur ve refahı asla mümkün olmayacaktır.
Sizleri korkutmak istemem ama yine de yazacağım... Bu ülkede uyuşturucu kullanımının ortaokul sıralarına indiğini resmî ağızlardan öğrenmekteyiz. Emniyetteki kardeşlerimiz ortaokul önlerinde ve o okulların bulunduğu mahallelerde çocukları bu zararlı maddelerle zehirleyenlerle mücadele içindeler.
Zararlı alışkanlıklar denilince çocukları kendine hapseden cep telefonu, bilgisayar ve tablet bilgisayarlara da dikkat etmeliyiz. Bu alışkanlıklar çocuklarımızın ruhunu uyuşturuyor...
Bedeni uyuşturunca tedavisi zor olmakla birlikte mümkün oluyor. Ama ruh uyuştuğunda onun ne farkında oluyorsunuz ne onu tedavi edecek yönteminiz var...
Ve bugün gelinen nokta çocukların bedenleri gibi zihinlerinin de uyuşmaya başlamasıdır. Dolayısıyla ülkemizde çocuklarımızın eğitimlerinin yanında ondan daha az gerekli olmamak üzere anne ve baba eğitimi de gereklidir. Anne ve babalarımızı da eğitmeliyiz. Sözün kısası şudur ki çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkalım...
Nizamettin Bekar-Trabzon