Çünkü geçmişimi arıyordum

A -
A +

“Ne bileyim belki ani bir tepki gösterir… “Bunca yıldır beni niye aramadın filan?” der…”

 

 

 

Yıllar önce Bakırköy ardından Tokat Yetiştirme Yurdunda yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum. O zaman Bakırköy Çocuk Yuvasının demir parmaklıkları birden zihninde canlanıverdi. Upuzun koridorlar ve müdürün kayıt işlemleri için oynattığı kalem cızırtısı bile beynime işlemişti…

 

Ben bu duygular içinde iken kadın bir yandan telaşla sofraya servis yapıyor, bir yandan da mutfağa gidip gözyaşı akıtıyordu. Dayanılması zor bir acı yaşıyor gibiydi. Ziya Dede de fazla duramadı… Kalktı yerinden. Bana bakarak:

 

-Bir sigara yakacağım, dedi.

 

Mutfağa yöneldiğinde kızının ağladığını görmüştü:

 

-Bir çakmak var mı?

 

Kadın, hemen ona ateş tuttu. Sigarasını yaktı. Gözlerini kıstı… Ben ise bütün dikkatimle onların aralarında yaptığı konuşmaya uzaktan kulak kesilmiştim. Elimde değildi? Çünkü geçmişimi arıyordum… Bu benim en tabii hakkım olmalıydı… Ziya Amca diye tanıdığım, buraya gelince Ziya Dede olarak unvan değiştiren ihtiyar, mutfakta sürekli gözyaşı döken ve ablam olduğu söylenen kadına fısıldadı:

 

-Ona ablan olduğunu söyledim.

 

Kadın gözyaşları içinde soruyordu:

 

-Neden?

 

-Ne bileyim belki ani bir tepki gösterir… “Bunca yıldır beni niye aramadın?” der… Belki, belki… Hesap sormasından korktuğum için…

 

Kadın bir yandan gözyaşlarını siliyor, bir yandan da oturmak için altına sandalye çekiyordu. Oturdu. Benim kendilerini dinlediğimden habersiz fısıltılı bir sesle sordu:

 

-Seni nasıl buldu?

 

-O beni bulmadı… Ben onu buldum. Erbaa’daki köye askerlik için bir kâğıt geldi. Muhtar beni buldu ve bu kâğıdı gönderen kişinin kim olduğunu sordu. Ben de şaşırdım. Yıllar önce yurda bıraktığın Demir’di bu…

 

“Torunum” diyemedim, kardeşim dedim ona. Yalan söyledim. Sonra kâğıttaki adresi bulmak için kalktım İstanbul’a geldim. Muhtarla konuştum. Onun kimsesiz olduğunu, yurtta büyüdüğünü söyledi. Ben de “amcası” olduğumu söyledim.

 

Sağ olsun muhtar kaldığı yerin adresini verdi. Bir gazetede çalışıyormuş. Birkaç arkadaşıyla birlikte kalıyormuş. Kaldığı yerde kimse yoktu. Çalıştığı iş yerine gittim. Ama kapıdan geri döndüm.

 

Korktum. Ya bana hesap sorarsa, bunca yıldır neredeydin diye yakama yapışırsa… Kaldığı mahallenin muhtarına, Erbaa’daki adresi bıraktım. Geri döndüm. “Nasıl olsa gelmez” diyordum. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.