Babam demişti ki aklım ermeye başladığında: -Bak oğlum filan köyden filan kimsenin ismini iyi öğreneceksin. Beş vaktin beşinde ona ve ölmüşlerine hayır dua edeceksin. -Neden ki baba? -Bu bize dededen kalma vasiyettir. Bu ismi siz de çocuklarınıza öğreteceksiniz. Onlar da kendi çocuklarına vasiyet edecek... -İyi de baba bu kimdir, nedir? Babam, bu isme niçin dua etmemiz gerektiğini dedemizden rivayetle anlattığında çok duygulandım. Sonra geleceğe yatırım yapmak neymiş o zaman öğrendim. Sizinle de paylaşmak istedim... II. Dünya Savaşı yılları... Yokluk, kıtlık zirvede. İnsanlar yiyecek ekmek bulamaz hâlde. Dedem on sekiz-yirmi nüfustan sorumlu bir köylü. Evde yiyecek yok. Erzak yok... Halimiz duman... Der ki nineme: -Ben komşu köyümüzdeki filan ağaya gidip kapısına el açacağım. Biner atına, dalgın düşünceli varır komşu köye. Öğle namazından sonra ağanın hanesine misafir olur. Dedem başı öne eğiktir. Ağa hâl hatır sorar. -Sağlığına duacıyız ağam. Aslında anlar dedemin muhtaç olduğunu. Erzak için geldiğini. Lakin ister ki dedem ağzıyla istesin. Dedem ise mahcup dile getirip de söyleyemiyor... Oturur bir hayli ağanın huzurunda... Ne dedem bir söz söyleyebilir utancından. Ne de ağa bir erzak verir. Dedem yutkunarak kalkar yerinden. Destur ister. "Yolun açık olsun" denir... Bu arada durumu geriden geriye izleyen aynı köyden hâli vakti pek yerinde olmayan bir insan evladı vardır. Bakar ki dedem köyden eli boş dönecek... Hemen kimselere sezdirmeden evine akar bir gölge gibi. Hanımına der ki: -Durum böyleyken böyle. Filanca köyüne eli boş dönmek üzere... Çoluk çocuğu vardır. Ayıptır günahtır. Evde nemiz var ise yarı yarıya bölüştür. -A efendi evde bize yetecek kadar ancak vardır. -Olsun kardeş payıdır. Sen ne var ise hepsinden bir gardaşıma bir bize ayır. Ben de gidip onu yoldan eyleyeceğim. -Sen bilirsin efendi... Hanımına sıkı tembih yapan adamcağız tekrar doludizgin yola seğirterek, atın üzerinde köyün çıkışına doğru yönelen dedemin ardından seslenir: -Ömer Çavuş eylen hele, Ömer Çavuş!.. Dedem atın gemini çeker. Durur. Dalgın ve düşünceli geri bakar. Bakar ki köyden bir vatandaş ardından seğirtmektedir. Nefes nefese kalan köylüye sorar: -Beni niçin eyledin ki? -Yakın köylüyüz. Böyle yemeden içmeden gitmen töremize yakışmaz. Eğer müsaade edersen, sizi hanemize misafir etmek isterim. Dedem köydeki çocuklarının aç beklediklerini düşünür. Der ki: -Niyetini Allah makbul eylesin. Lakin köyde bekleyenlerim var. Kalamam!.. Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00