Dolandırıcı olduğunu anlayıp paramı alamadığım adamdan dinlediğim dolandırıcılık hikâyesini anlatmaya devam ediyorum...
Celep olduğunu söyleyen kişi, ineklerini aldığı ve senet verdiği köylüye pazartesi günü senedi yanına alarak ilçeye gelmesini ve kendisini Ziraat Bankası'nın önünde beklemesini, paranın bankada hazır olduğunu söyler.
Dolandırıcı köyden gittikten sonra, komşuları köylüye, inekleri alanın gerçek anlamda celep olmadığını bir dolandırıcı olduğunu söylerler. Köylü bunu önce fazla dert etmez çünkü elinde tapu gibi pullu ve imzalı senedi vardır. Diğer taraftan da parayı alamadığı takdirde, neler yapabileceğini plânlar.
Pazartesi günü köylü ilçeye gider fakat dolandırıcı Ziraat Bankasının önüne gelmez. O da savcılığa dilekçe vererek, ineklerinin çalındığını, Ali isimli dolandırıcıdan şüphelendiğini ve evinde araştırma yapılmasını ister. Demek ki köylü, dolandırılma ihtimaline karşı, gece kendince bir çözüm düşünmüş.
Savcılık evde araştırma yapar. Polis köylünün ineklerini dolandırıcının ahırında bulur ve dolandırıcı Ali’yi hırsızlıktan tutuklar. Artık, Ali içeridedir, köylü de ineklerine kavuşmaktan ve dolandırıcıya haddini bildirmekten dolayı mutludur.
Hapiste, Ali başından geçenleri deneyimli(!) mahkûmlara anlatır. Ona bir mahkûm enteresan bir fikir verir. O da savcılığa dilekçe vererek, inekleri çalmadığını, satın aldığını, eğer inek sahibinin evi veya üstü araştırılırsa, imzaladığı senetlerin bulunabileceğini iddia eder.
Polis bunun üzerine araştırma yapar ve Ali’nin imzaladığı senetleri, o köylünün cebinde bulur. Bunun üzerine, Savcılık Ali’yi serbest bırakır ve inekleri de alarak tekrar teslim eder. Köylünün de Ali’ye iftira atmasından dolayı tutuklanmasına karar verir...
Dolandırıcı Ali’nin bu anısını dinleyince, dolandırıldığımı unutup pes diyerek epey gülmüştüm. Ali son olarak bana "bir daha seni dolandırmam, korkma!" diyerek teselli vermeyi de unutmadı. Bu dolandırıcılık olayından sonra da zaman zaman bizi dolandıranlar oldu. Dolandıranlar arasında bizim ünlü Ali yoktu ama hepsi de onun arkadaşlarıydı. Hiç, huylu huyundan vazgeçer mi?
Osman Nuri Yıldırım