Dereli İsmail’in dükkânı

A -
A +

Yıllar önce, Seydişehir’e ablamı ziyarete gidişimle ilgili duygularımı anlatmaya bugün de devam ediyorum.

 

İki saat mi, üç saat mi ne sürdü yol... Bilmiyorum; ikindi ezanı ile birlikte vardık Seydişehir’e.

 

Ne yapacaktım ben şimdi, ilk kez geldiğim bu ilçede? Tamam, hedefim ablama gitmekti de burada değildi ki o. Bu ilçeye bağlı Muradiye köyünde…

 

Burada kim vardı, bana yardımcı olabilecek?

 

Komşumuz “Dereli İsmail” denen İsmail Zincirlitaş Amcanın bakkal dükkânı yok muydu burada? Vardı, vardı ya! O bana yardımcı olurdu mutlaka.

 

Bunu düşününce, içim rahat olarak yürüdüm; otogardan çarşıya doğru. Gördüm ki Beyşehir gibi, Seydişehir de büyük hatta daha kalabalıktı; Akseki’den. Konya’nın bu iki ilçesi ne benim köyüme benziyordu ne de ilçem Akseki’ye. Dağ da yoktu çevrelerinde, tepe de… Dolayısıyla inişli yokuşlu değildi; caddeleri, sokakları.

 

Çarşıya varınca, alıcı gözle bakarak yürüdüm ana caddede “Mahallede değil çarşıda, merkezde dükkânı Dereli İsmail’in” demişlerdi. Kime, ne diye soracaktım ki?

 

Birkaç dakika sonra buluveriyorum dükkânı. Evet, evet yanılmıyorum; benim aradığım şu köşedeki dükkân işte!

 

Girenler de var, çıkanlar da… Birkaç kez geçerek önünden, açık kapı ve pencereden İsmail Amca’yı da gördüm. Tenha bir zamanını kollayıp girdim kapıdan içeri. Önümdeki müşterinin işi bitip de sıra bana gelince:

 

“Hayırlı işler İsmail Amca, dedim; ben Gödene’den komşunuz Bıçığın Osman’ın oğlu Hüseyin!”

 

Dikkatle bakıp:

 

“Aa, tabii ya! Ama birden tanıyamadım. Ben görmeyeli büyümüş, delikanlı olmuşsun sen...

 

Hoş geldin yeğenim. Gel otur bakayım şöyle yanıma” deyip tabureyi işaret etti.

 

Bu arada hem yeni gelen müşterilerin istediklerini verip parasını aldı; hem de köyden haberler sorup geliş nedenimi öğrendi.

 

“Enişten burada çalışıyor; inşaat işçisi olarak. Sabah gelir her gün, akşam döner köyüne. Sık sık uğrar dükkâna. İş çıkışı belki yine uğrar.”

 

“Keşke uğrasa!”

 

“Üzme canını sakın! O uğramazsa başka köylüsü uğrar. Ne yapar yapar, kısa zamanda gönderirim ben seni ablana.”

 

Gerçekten de çok özlemiştim; bir yıldır görmediğim güzel, akıllı ve kibar ablamı…

 

Neden mi böyle uzak bir yere gelin gitmişti o? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.