Vakit gece yarısı... On beş yaşındaki oğlum diş ağrısından kıvranıyor... -Çok ağrıyor... Dayanamıyorum baba... -Allah'ım ne yapsak, gece vakti kimi arasak da kime gitsek? Şimdiki gibi 24 saat diş hizmeti alınabilecek poliklinikler nerde? Hem bulunduğumuz yer bir ilçe... Ha deyince imkân yok. Eh market sahibi olduğum için nispeten diğer insanlara göre çevrem geniş. En azından dişçi müşterilerim var... Bunlardan biri, Devlet Hastanesi'nde görev yapan çok iyi bir diş hekimi... Ama gecenin bir yarısı evini arayacak kadar samimiyetim var mı? Pek güvenemedim. Gerçi bir şey demez ama ne bileyim ola ki bir söz eder de aramızdaki dostluk zarar görür. Hayır, cesaret edemedim. Bir de diş teknisyeni olan müşterim var. Niyazi Usta. Bak onu rahatlıkla arayabilirim. Saat gecenin 02.30'u falan... Aradım... Birkaç defa çalan telefon nihayet açıldı. Niyazi Usta, yarı uykulu da olsa sesimi tanıdı: -Hayırdır Zihni Abi, buyur... -Ya bizim oğlanın diş ağrısı tuttu. Seni de rahatsız ettik ama. -Ne rahatsızlığı Abi. Siz dükkâna doğru yola çıkın. Ben de hemen giyinip geliyorum. Şehir içindeki mesafe çok uzak değildi. Hemen hazırlandık. Gece yarısı Niyazi Ustanın dişçi atölyesine doğru yola çıktık. Sokaklar bomboş... Mahalle başlarında çalan bekçi dürdükleri bir iki sokak köpeğinin havlamasına karışıyor. Şimdi o düdükler de o bekçiler de kalmadı ya neyse... Çok geçmeden Niyazi Usta da öte baştan göründü. Dükkânı açarken bir yandan da kendinden emin bir şekilde oğlanı rahatlatmak için bir iki kelam etti. -Beş dakika sonra hiçbir şeyciğin kalmaz... Oğlan dişçi koltuğuna oturdu. Belli ki diş çürümüş... Niyazi Usta pratik hareketlerle birlikte mini mini emirler, tembihler, açıklamalar yapıyordu: -Hiç korkma! -Kendini rahat bırak! -Birazdan bir şeyin kalmayacak. -Az daha aç ağzını... Derken on onbeş dakika içinde oğlanın dişini çekmişti... Oğlan rahatladı... Biz de rahatladık. -Çok teşekkür ederim Niyazi Usta... Borcum ne kadar? -Aşk olsun Abi... Lafı mı olur... İstemez... -Yok olmaz... Gecenin bir vakti seni kaldırıp getirmişiz... Bir de... -Aman Abi... Dostluğumuz nerde kaldı o zaman? Katiyen olmaz... Niyazi Usta bizi gerçekten mahcup etti. Israrıma rağmen beş kuruş dahi almadı. Doğrusu hatırımın sayılmasına da sevindim... Ama işin sonunun nereye varacağını nereden bileyim... En fazla yarım saat sonra o evine biz evimize gittik... Mini operasyon böylece son bulmuştu... Aradan bir ya da iki ay geçmişti... Benim kendi dişlerimde sorunlarım vardı. Ama hep öteliyordum... Derken artık sinir uçlarına mı geldi ne oldu, beni uyutmaz oldu dişlerim... Yani bir dişçiye gitmek şart oldu... Oldu da... Şimdi Fatsa ufak yer... Ben dişlerimi o diş hekimi müşterime yaptırsam, Niyazi Usta illa ki duyacak... Ve ona karşı çok ayıp olacak... Düşünsenize, adam hem de gece yarısı bir sözümüze kalkıp oğlumun dişini çekmiş... Hem de beş kuruş almamış. Şimdi onu atlayıp dişlerimi öteki müşterime yaptırmam ayıp olmaz mı? Olur... Ama Niyazi Usta diş hekimi değil. Diş çekimi falan tamam da, diş dolgusu, takma diş falan teknisyenin altından kalkabileceği şey olabilir mi? Bu tedirginliğime rağmen, sırf ayıp olmasın diye önce Niyazi'ye gitmeye karar verdim. İçimden de diyorum ki keşke "bu beni aşar, hekime git" dese. Ama nerede? Niyazi bizim acar Niyazi: "-Abi o kolay!" demesin mi? Ne yapalım elimiz mahkûm. Gidip gelmeye başladık Niyazi'nin atölyesine... Niyazi'ye bir şey diyemiyorum ama içim içimi kemiriyor. Bu diş sonunda başıma iş açacak ama hadi hayırlısı... (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00