"Biz de 'acaba ne yapacak?' diye çarpışan yere baktık. Geceden beri ilk kez oraya bakıyordum."
Çarptığımız aracın sol yanı önünden arkasına kadar tamamen içine çökmüş şekilde hasar almıştı. Her gören "vay be araç mahvolmuş " diyor parçalanmış yerleri inceliyorlardı.
Can sıkıntısından benim araca bakamıyordum bile. Hem benim tampon sert kaba bir çelikti. Ben hatamı kabul ettim:
-Dikkatsiz olan ve kusurlu olan benim, dedim. Pazarcı olduğumu söyledim.
Onlar da zaten pazarcıymış. Bunu öğrenince biraz meslektaşlık duygusuyla dedim ki:
-Kardeşim sen de pazarcılık yapıyormuşsun. Benim telefon numaramı kaydet. Sabah pazarımızdan işimizden gücümüzden kalmayalım. Gidelim tezgâhlarımızı açalım. Öğle tenhalığında buluşuruz tamirciye gideriz. Aracını tamir ettiririm, dedim.
Adamcağız, her ne kadar "acaba kaçar mı?" diye tedirgin olmuş olsa da, o an benim teklifimi kabul etmekten başka bir seçeneği yoktu.
Bu yüzden böyle sözleştik. Sonra pazara doğru yöneldik. Lakin benim bütün moralim altüst olmuş canım sıkılmıştı.
"Üç kuruş kâr edeceğim derken o zararı nasıl öderim?" diye düşünüyordum. O kadar dua ediyordum ki... Allahü tealaya yalvarıyor, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum... Öğleyin o arkadaşın babası ile onların aracına binip sanayiye gittik. Can sıkıntısından araca dönüp bakmıyordum bile. Sanayiye gittik. Bir kaportacının önüne yanaşıp "usta selamünaleyküm şu arabaya bir bakar mısın gereği neyse yapalım" dedim.
Usta "aleykümselam" diyerek gelip araca karşıdan baktı. Sonra içeriye gidip bir bez ve tinerle geri geldi. Biz de "acaba ne yapacak?" diye çarpışan yere baktık. Geceden beri ilk kez oraya bakıyordum. Gözlerime inanamadım. Usta beze tiner döküyor kaportadaki siyah lekeleri temizliyordu. Kaportada leke bile kalmadı. Araçta çizik bile yoktu. Aracın sahibi de ben de donup kaldık, gözlerimize inanamadık.
Usta "tamamdır abi" dedi.
Ben hemen borcunu sordum. Usta "istemez kardeş" dese bile ben birkaç lira verdim "buyur usta bir çay içerisin" dedim.
O günden sonra bu olayı düşündüm ve "bu bir işaret" diyerek bir daha Milas pazarına gitmedim. Belki bu bir işaretti. Belki de Rabbim önce kaza yaptırdı sonra araçtaki hasarı yok etti. Sizce de öyle değil mi? Işığın sarıdan kırmızıya geçmesi, aracın ciddi hasar alması ve sonra yok olması neye işaretti?
Diyelim ki ben yanlış gördüm, babam, kız kardeşim ve diğer insanlar da mı yanlış gördüler? Yoksa acaba o günkü dualarım kabul mü olmuştu?
Ali Çelebi-Kuşadası/Aydın