Babacığım bugün günlerden ne? -Bilmiyorum kızım. Ama senin için önemli bir gün olmalı. Beni böyle heyecanla aradığına göre... -Evet... Bugün benim doğum günüm... Akşama ne hediye getireceksin? -Gelirken bir yaş pasta almaya ne dersin? Beraberinde sen de kendi ellerinle bir limonata hazırlarsın. On iki yaşındaki kızımın telefondaki sevincine diyecek yoktu. Ben de onun sevinmesine sevinerek akşama eve dönüşte bir yaş pasta almaya niyetlendim. Ama her önüne gelen pastaneden pasta alınmazdı. Kim bilir ne kalitesiz malzemeleri kullanıyorlardı. Şöyle adı sanı belli "marka" bir yerden almalıydım. Öyle de yaptım. Adı sanı belli olan. Her bir semtte şubesi bulunan bir marka firmaya gittim. -Şu yaş pastaların fiyatı ne kadar bayan? -35 lira... Uff... Hayli de varmış. Ama kaliteli ve marka olduğu için öyle olmalı... Neyse girdik artık çıkmak ayıp olurdu. İçimdeki kararsızlığı belli etmeden "verin bir tanesini " dedim. Yaş pastayı alıp eve geldim. Bir taraftan da düşünüyorum. Yani eskiden böyle adetler bilmezdik. Şimdi modaya uydurdular bizi... Neyse pastadan birer dilim yedik. Doğum gününü de kutladık. Çocuklar mutlu oldu. ben de onların sevinmesine sevindim. Ertesi gün öğleye kalan pastadan bir dilim daha aldım. Yani iki günde iki dilim yaş pasta... Derken o gün akşam eve geldiğimde üzerimi değiştirirken eşim "Aaa?" dedi, "Senin sırtına ne oldu böyle? -Ne olmuş ki? -Sırtın kıpkırmızı olmuş ya... -Yapma ya? Onu da nerden çıkardın? -Dön de bir baksana aynadan... Sırtın domates gibi kızarmış. Ben bir şey hissetmiyordum. Ne halsizlik, ne kaşıntı, ne baş dönmesi ne bir şey... Ama bu sırtımdaki kızarıklığın sebebi olsa olsa bu yediğim pastadan olmalıydı. Ama o da bir tek bana dokunduğuna göre pastanın ne suçu vardı? Biraz sonra hanım dedi ki: -Bak sırtındaki kızarıklık kolunun altına doğru yayılıyor. Çocuklar telaşlandı. Baba sana bir şey oluyor. Haydi hiç bekleme doğruca hastaneye gidiyoruz. Haydaaa... Şimdi bu da nereden çıktı? Ya ben hastaneden de doktordan da hep korkarım. Şimdi bana durduk yerde bir iğne miğne yaparlar. Sedyede kalır malırım. Durduk yerde öte dünyayı boylamanın ne manası var? -Ya baba ne alakası var? Asıl doktora gitmezsen durumun fena. baksana sırtındaki kızarıklık yayılıyor. Ben onlara gazete haberlerinden örnekler vermeye çalışıyordum. Hastaneye sağlam gitti masada kaldı falan... Onlar beni hastaneye götürmeye uğraşıyorlardı. Doktora gitmek mesele değil de ya yanlış bir teşhis konulursa? Şöyleydi böyleydi derken bindirdiler beni bir arabaya... Doğruca hastaneye... Allah'ım şu başıma gelene bakın. Durduk yerde hasta olduk iyi mi? Hem de acile gidiyoruz... (Devamı yarın) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00