O gün, gece sabaha kadar uyumadım. "Acaba ben nerede hata yaptım?" diye çok düşündüm. Ama insanlık işte. Kendimce bir hatamı bulamadım. Çok ağladım. Hatta babam bir ara beni ağlarken gördü. "Hayrola oğlum neden ağlıyorsun?" dedi. "Yok bir şey" diye geçiştirdim. Ertesi gün Süleyman'la kavga etmek pahasına da olsa onunla görüşmeye karar verdim. Gerekirse dövüşecektim. Evlerinin yanındaki Kazım Dayı'nın kahvesinde ikindiye kadar oturdum. Hiçbir yere ayrılmadım. Çünkü kararımı verdim. Ya Süleyman benim hatamı söyleyecek ya da onu eşek sudan gelinceye kadar dövecektim. Neyse... Süleymanların evlerinin etrafı yüksek duvarla çevriliydi. Kocaman bir tahta kapıları vardı. İçerisini dışarıdan görmek mümkün değildi. Onun için ikindiye kadar bekledim. Koca kapı cayırtıyla açıldı. Baktım bizim Süleyman bu. At arabasını koşmuş ve arabaya binip kapıdan dışarı çıkmıştı. Evlerinin olduğu yer biraz yüksekçeydi. Aşağı doğru arabayla gitmeye başladı. Ben de koştum, arabanın arkasından atlayıp arabaya bindim. Süleyman beni gördü ve hafif gülümsedi. İçimden sıcak bir şey geçti. Selam verip hayvanın gemini çektim. Araba hafifçe yavaşladı. Süleyman'a dedim ki: -Eğer sen benim suçumu söylemeyeceksen seni hem vallahi hem billahi döveceğim. Süleyman bana bakıp güldü: -Demek ben senin hatanı şimdi söylersem, sen o hatadan döneceksin öyle mi? -Tabii ki dönerim. -Ama söz versen de sözünde durman zor. -Dururum. -Söz mü? -Söz. Hem vallahi hem billahi söz. O zaman benim hatamı söylemeye başladı: -Sen namazını kılıyor musun? Bir tuhaf oldum. Sonra kekeleyerek söyledim. -Benim hatam bu mu? -Evet. Ben namaz kılmayan biriyle arkadaşlık yapmam! Başımdan aşağı bir kazan kaynar su dökülmüş gibi oldu. Bir anlık suskunluk sonrası dedim ki: -Söz. Bu hatamdan döneceğim. Süleyman'ın boynuna sarılıp bu kez yaptığım hatadan ve Süleyman'ın bana bu davranışından dolayı sevinçten çok ağladım. Süleyman tarladan saman yüklemeye gelmişti. Tarlaya varınca dedi ki: -Sen bugün ikindi namazını kıldın mı? -Hayır, dedim. -O zaman, yanında içmek için getirdiği suyu bana uzattı. -Bu su ile abdestini alıp namazını kıl, dedi. Bu verilen dersi hayatım boyu unutamam. Yaz günüydü, o gece sabaha kadar Süleymanların evin yakınında çimenlik yerde oturduk. Süleyman asker ocağında tanıştığı Tahsin isminde Ehl-i sünnet itikadında bir arkadaşını anlattı. Onun anlattıklarından çok etkilenmiş. O, her yaptığını Allah için yapan ihlâslı biriymiş. Allah hepsinden razı olsun. Murat Mıhladız-Burdur Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00