Ekmek dağıtıcısının bir günü...

A -
A +

Babamla ekmek dağıttığımız bir günü anlatmaya devam ediyorum... Sıradaki 4 veya 5 mermer ocağına daha uğradık.

 

Artık geri dönme zamanı. Bir sonraki durak Akyazı köyü. Köyün meydanına çektik arabayı. Babam kornaya bastı. Ben kamyonetin arka kapısını açtım. Köylüler gelmeye başladı. Orada da bayağı bir ekmek sattık. Oradan sonra yola devam... Sabah ekmek bıraktığımız bakkalın köyüne geldik. Bakkaldan boş kasaları aldık.

 

Artık günün ilk dağıtım görevi bitmişti. Şimdiki durak ekmek fırını... Arabayı fırının önüne çektik. Boş kasaları indirdik. Derken saat 09.00 olmuştu. Ardından babamla eve geldik.

 

Evde yeniden kahvaltı yaptık. Saat 11.00’de yeniden fırında olmamız lazımdı. Yeniden fırına gittik. Bu sefer ekmek kasalarını minibüse yerleştirdik. Ve yine düştük yollara. Gideceğimiz yer Amasya’nın meşhur Çakallar Dağı. Bu dağ Harşena Dağı ile karşılıklıdır zaten. Amasya da bu iki dağ arasında yer alan bir şehirdir. Çakallar Dağında ilk durak bir kafeydi. Kafede dikkatimi çeken detay garsonların semaver yakmasıydı. Semaverleri sıra sıra dizmişler. Sanki fabrika gibi hızlı ve seri şekilde yakıyorlar. Ben evde yakarken çok uğraşıyordum. Her şeyin bir tekniği varmış demek ki.

 

Oradan ayrılınca yine Çakallar Dağı'nda bulunan 4 yıldızlı otele döndük. Bu otel benim garibime gitmişti. Bu otelin mutfağına bizi sokmadılar. Çalışanlar gelip kendileri aldı ekmekleri. Otele ekmekleri verdikten sonra korna çala çala Çakallar Mahallesini gezmeye başladık. Ben minibüsün arkasına geçtim. Ekmek almak isteyenler olursa minibüsü durdurup alıyor, sistem böyle. Bu şekilde civardaki birkaç mahalleyi de gezip çarşıya geldik. Burmalı Minare Camii'nin arkasındaki yola arabayı eğledik (park ettik). Babamla beraber o günkü hasılatı hesapladık. Kaç tane ekmek sattık? Kaç tane para ile satıldı? Kaç tane (para yerine kullanılan) marka ile satıldı, bunları hesapladıktan sonra doğru fırına... Malum bizi bekliyorlar hesap için.

 

Satılan ekmek parasını patrona teslim ettikten sonra, o günkü rutin işler bitiyor. Sonra eğer ekmek bıraktığımız bayilerde ve marketlerde ekmek biterse minibüsle takviye yapıyoruz. Bütün gün böyle geçiyor. Hafta içi daha yoğunmuş. Malum ekmek bırakılacak okullar da varmış. İşte ekmek arabasında geçen bir günün hikâyesi...

 

     Abdullah Karakoç-Amasya

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.