"Şaşırdı, gözleri dolu dolu oldu. Heyecandan sesi titreyerek: Ve aleyküm selam Efendim dedi..."
Saat ustası Hafız Hüseyin Efendi'nin dükkânındaki mektuplardan Osmanlıca çok güzel hatla yazılmış ama yıprandığından bazı yerlerini tam okuyamadığım mektubu kime okutacağımı bulmuştum.
Aslen bizim gibi Batı Trakya Türklerinden olan Dimetokalı kütüphaneci Mehmet Efendi (Mehmet Öz) de bizim gibi Bursa'ya göçmüştü. Daha sonra -Osmanlı Türkçesine vâkıf olması sebebiyle- Bursa Eski Eserler Kütüphanesinde memuriyete başlamıştı. Mehmet Efendi bir gün bizim dükkâna ziyarete geldi. Hocam "bu mektubun bazı yerlerini okuyamadım lütfen siz okur musunuz?" dedim.
İşinin erbabı olan Mehmet Efendi mektubu kendi yazmış gibi duraksız, takıntısız okumaya başladı... Üç beş cümle okuyunca mektubun yüksek bir şahsiyetin kaleminden çıkmış olduğunu, rastgele birinin böyle mektup yazamayacağını söyledi. Ve hemen arka sayfayı çevirerek imzaya baktı ve heyecanla Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin ismini gördü.
Mehmet Efendi yüksek bir huzurda bulunuyormuş gibi daha bir toparlandı ve kaldığı yerden okumaya devam etti. 4. sayfada "Kayalı Medresesi talebesinden Dimetokalı Mehmet Efendiye de selam ederiz" yazılı satıra gelince durdu; bu cümleyi okuyunca kendini bir başka hal aldı, saygı ile ayağa kalkarak: "Ve aleykümselam Efendim" dedi. Gözleri doldu, sesi âdeta boğazında düğümlendi. Bir müddet sessiz derin derin düşündü...
Hocam çok duygulandınız galiba, dedim. "Evet, çok duygulandım... Baksana Devlet-i Âliye-yi Osmaniye'nin Şeyhülislamı bana selam yazıyor, bu selam 50 sene sonra nerede ve nasıl ulaşıyor?.. Ben o tarihte Gümülcine'den ayrılmış memleketime dönmüştüm saatçi Hüseyin Efendiyle hiç görüşmedim. Şeyhülislam Sabri Efendi o zaman Türkiye'yi terk etmiş Gümülcine'de yaşıyordu. Onu büyük olarak tanıyor hürmet ve muhabbet gösteriyorduk. O zaman çok genç olan beni nasıl unutmamış ki ismime selam yazıyor?" dedi.
Mektubun, postayla değil Kahire'den Gümülcine'ye ramazan vaizi olarak gelen Üsküplü Ali Efendi ile gönderildiği muhtevasından anlaşılıyordu.
Mustafa Sabri, İslâm Halifelerinin sonuncusu olan Sultan Vahideddin Hân zamanındaki âlimlerindendir. Tokat mebusu idi. 1919'da Şeyhülislâm oldu. 1922'de Türkiye'den ayrıldıktan sonra Mısır'a sonra Batı Trakya'ya geldi. Orada kaldığı sürece Yarın gazetesini çıkardı. Sonra tekrar Mısır'a döndü ve orada 1954'te vefat etti. Son Osmanlı Şeyhülislamıdır. Kahire'de yazdığı Arapça kitaplar zamanın âlimlerini hayrette bırakacak kadar mükemmeldi...
Hayrettin Akpınar-Bursa