Emanet yüzüğü kaybedince!..

A -
A +

Kural insanı olmam, sevgi, saygı ve güvenin oluşmasına neden olmuştur. Ancak bunlarda kimi zaman aşırıya kaçtığımı söylemek de isterim. Övünmekten de hoşlanmam. Bu kadar girişten sonra çok sayıda misalden ikisini yazayım.

 

1990-1993 yıllarında Van-Muradiye Lisesi’nde görev yaptım. Muradiye Van’a 82 km uzaklıkta bir ilçedir. Van’a gidip gelmek hem zaman hem de maddi açıdan külfetlidir. İşlerim nedeniyle sık sık gittiğim olurdu. Zamanla okulda ve ilçedeki insanlar beni iyice tanıdılar. Bu tanıma, onların işine gelmişti. Beni ise zor durumda bırakıyordu.

 

Zamanla yapmamı istedikleri işler aşırıya kaçmıştı, işlerimi aşırı aksatıyordu. İşlerimi göremediğim gibi karanlığa da kalıyordum. Verilen siparişler ve yapılması gereken resmî işler, işlerimi o kadar aksatmıştı ki kendi işlerimi sonraki zamana bıraktığım gibi bazılarını tamamıyla bıraktığım oldu. BES’ten tamamıyla vazgeçtim, Düden Şelalesi yakınlarından arsa alacaktım. Arsa ile ilgili dosya gelmiş, aramaktan vazgeçtim.

 

1992 yılının 5. ayının başları idi. Derslerimin olmadığı bir günde işlerim nedeniyle Van’a gitmeye karar verdim. İyilik yapacağım ya. Okulda, “ilde ihtiyacı olan var mı?” diye sordum. Çok sayıda çalışan “hiç ilde işimiz olmaz mı? Bu sefer de onları görüver” dediler. Siparişleri ve yapmamı istedikleri işleri kaydettim. Ertesi günü belediyenin tek arabası olan otobüse bindim. Baktım, otobüste okulda hizmetli görevini yapan birisi arkada oturuyor. Hemen bana geldi ve “hocam, benim işim var, sana ufak da olsa bir görev vereceğim. Daha doğrusu basit bir işim düştü, onu yaparsan memnun olurum. Bu yüzük benim hanımın yüzüğü. Şu kâğıtta da isim ve soy isminin baş harfleri yazılı. Bir zahmet kuyumcuda sen bu harfleri kazıttırıver. Ne tutarsa dönüşte parasını veririm” dedi.

 

Yüzüğü ve yazılı kâğıdı cebime attım. “Tamam, gerekeni yaptırırım. Dönüşte arabanın yanına gelirsin. Emaneti alırsın” dedim.

 

Bazı bölümleri toprak olan yoldan, eski otobüsle Van’a ulaştık. Arabadan indikten sonra büyük emanet olarak düşündüğüm altın yüzüğe, harfleri yazdırmak için kuyumcuların bulunduğu sokağa yürüdüm. Kuyumcuya yaklaştığım zaman yüzüğü cebimden çıkardım. 30-40 adım sonra kuyumcunun kapısından içeri girdim, o da ne? Yüzük yok! DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.