En çok da ona yanarım

A -
A +

Mardin'de askerlik yaptığım 80'li yıllardı. O gün yol boyu güvenlik hattı oluşturacaktık. Tugay komutanı gelecekti. Bir köyün içinden geçen yolda nöbetteydim. Bir çocuk gördüm, yedi sekiz yaşlarında... Üzerinde bir eski tişört, ayağında eski bir terlik... Güneş kavruğu çehresinde dişleri parlıyor... Çimento kâğıdı topluyordu. Hava biraz rüzgârlı... Hem çimento tozları uçuşuyor, hem çocuk toplanan kâğıtları bir arada tutmakta zorlanıyor. Çocuğun bu çabasına destek vermek geldi içimden... Dedim ki çocuğa: -Sen getir o çimento kâğıtlarını. Ben onları tutayım. Sen yenilerini getir... Çocuk önce çekindi. Eli silah tutan bir askerin kendisine seslenmesi ürkütücüydü. Ama göz göze geldiğimizde samimiyetimi fark ederek yanıma sokuldu. Çekinerek getirdi birkaç çimento kâğıdını. Ben sözümde durup çimento kâğıtlarını balya yaptım. O daha bir heyecan içinde toplamaya devam etti. Dedim ki: -Haydi, şimdi al götür... Belli ki yakacak olarak kullanacaklardı... Çocuk sevinerek balyaları sırtlandı aldı gitti... Ben de nöbetime devam ettim. Aradan on beş gün mü yirmi gün mü ne geçmişti... Yine bir vesileyle o yol güzergâhına nöbete çıktık. Geçici nöbet yine... Bana yine o bölge düşmüştü. O da tamamen tesadüf... Ve ben geçen sefer orada bir çocuğa kâğıt toplarken yaptığım ufacık yardımı çoktan unutmuşum... Yardım demeye bile değmeyecek bir iyilikti... Ama bir baktım, biraz sonra bir çocuk, elinde bir plastik tabak ile bana doğru geliyor. Biraz yaklaşınca dikkat ettim ve hatırladım. O çocuktu... Kavruk çehresi mahcup gülümsemeyle gözlerime kaçamak bakış atarak diyordu ki: -Bunu annem gönderdi asker amca... Sana iyiliğin için teşekkür için... Şaşırdım kaldım... Meğer o gün ben çocukla ilgilenirken annesi uzaktan beni gözlermiş. Oğluna yardım ettiğimi fark edince de çok sevinmiş, çok mutlu olmuş. Duygulandım. Tüylerim diken diken oldu. Beni nasıl takip ettin. Nasıl unutmadın. Nasıl o ara tandırda mis gibi gözleme yapıp gönderdin be mübarek kadıncağız? Ve günümüzde, bu ülkenin insanlarını birbirine ötekileştirme çabalarını ibretle izliyorken o kavruk yüzlü çocuk ve görmediğim bilmediğim ama ufacık bir iyiliği bile unutmayıp karşılığında gözleme ikram eden annenin misafirperverliği gelir hatırıma... Biz bu ülkede aynı dine inanıp aynı peygambere ümmet olan insanlar olarak güzel dinimizin hasletlerini yaşarken bizi güzel dinimizde asla yeri olmayan alt kimlik üst kimlik o kimlik bu kimlik gibi parça parça ettiler, en çok da ona yanarım!.. > Y. Ercan-Malatya

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.