Havaalanı müdürü olan Zekeriya Amcam başka bir çıkar yol kalmadığını anlayıp Kemal Amcama, yani kardeşine Karayollarında bir iş bulmuş. Ben bazen köyden Sarıkamış'a gider dedemin işlerine yardım ederdim. Dedemin eli dursa ayağı durmaz kendine mutlaka bir iş çıkartırdı. Sarıkamış'ta yeni ev yaptırıyordu. Bu ev için Sarıkamış'ta meşhur olan gri renkte kum getiriliyordu. Kazmak da zordu. Bir günde ancak bir öküz arabası kum çıkartabiliyorduk. Biz o evin kumunu taşıdık. Dedem bize ne verdi dersiniz? Bir aferin ile üç lira para. Yine eylülün sonuydu. Dedem Aşıt'taki orman deposundan parasını verip mahrukat (yakacak odun) almış. Sabahın erken saatinde Sarıkamış'tan öküz arabası ile yola çıktık. Araba 4 tekerli. "Furgun" diyorlar. Aşıt Sarıkamış'a 25-30 km. Aşıt'a vardığımızda dedeme mahrukat odun yerine kerestelik odun yüklediler. Arabanın yükü balıksırtı oldu. Çocuk aklımla bu arabanın kapasitesinden ağır yüklendiğini anladım. Ama bunu dedeme söylemek olmazdı. Araba yüklendi, ben öküzlerin boyunduruğuna bindim, dedem de kollara oturdu. Çünkü arabanın üstüne binme imkânı yoktu. Ormanın taşlı, topraklı yollarından yavaş yavaş ilerlemeye başladık. Ormanın içlerine kadar ilerlemiştik ki nasıl olduysa arabanın tekeri büyük bir taşa çarptı ve büyük bir çatırdıyla kırıldı. Araba yan yattı. Allahtan odunlar bağlı olduğu mengene ile sıkıştırıldıkları için dökülmedi. Dedem çok soğukkanlı bir insandı. Arabadan indi. Tekere şöyle bir baktı. "Hay aksi" dedi. Üzülmüş, canı sıkılmıştı. Ne yapacağını bilmez bir halde arabanın kollarına oturdu. Başını sağa sola salladı. Kızdığı belli oluyordu. Birdenbire bana dönerek: "Oğlum Durbaba. Ben şimdi bu öküzlerle Sarıkamış'a gidip oradan bir çift ön teker getirmeliyim" dedi ve ekledi: "Ben gelinceye kadar sen burada kalacaksın. Sakın korkma! Buradan gelip geçenler olur. Yukarı yoldan araba eksik olmaz. Biliyorum sen koçak bir çocuksun. Korkmazsın. Erkek adam zaten korkmaz" dedi. Beni överek güya cesaret veriyordu. Ne yapabilirdim ki? Kabul etmekten başka bir çarem yoktu. Ben de: "Peki" dedim ve boynumu bükerek kabul ettim. Ama o anda da içime bir korkudur girdi. Gece orman kapkaranlık. Ay azıcık görünüyor ama o da ağaçların arkasında kalıyor, ışık vermiyor. Bir ara gözlerim doldu fakat kendimi zorla da olsa tutabildim. Dedem öküzleri alıp Sarıkamış'ın yolunu tuttu. Mevsim sonbahar. Gecenin yarısı ve ormanın derinliği. Aynı zamanda Sarıkamış'ın soğuğu... Devamı yarın Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00