Şair Eşref'in torunu olduğu için adını Eşref koymuşlardı. Karargah bölüğünde bizden iki dönem kıdemli asteğmendi. Dedesi gibi şair değildi ama harbi İstanbul delikanlısıydı. Bir gün öğle yemeği sonrası takım komutanı odasında aynı bölükten İzmirli Barbaros asteğmen, ben, Eşref Abi, kulakları çınlasın İsmail astsubayla kademe astsubayı İsmail astsubay muhabbetteydik. Geçmiş gün laf lafı açmış muhabbetin dibine vurmuşlardı. Kim bilir Şair Eşref'in şairliğinden mi dem vuruluyordu. Başka muhabbetlerden mi... Eşref asteğmen, "bırakın bu muhabbetleri" dercesine ayağa kalkmış, yönünü pencereye dönmüştü. İsmail astsubay da muzip... Arkadan yaklaştı... Şöyle yerinde ters dönerek Eşref asteğmene bir kalça attı... Bir taraftan da muzipçe söylendi: -Belki bize de birazcık şairlik bulaşır değil mi Eşref Abi... Biz hep birlikte gülümsedik ama Eşref asteğmen müthiş etkilenmiş olmalı ki, basmıştı kahkahayı... Kahkaha ne kelime... Gülme krizine girmişti bir anda.. -Ehe ehe, derken yerlere eğiliyordu. Ama bu işte bir tuhaflık vardı. Eşref asteğmen en komik olaylarda bile kontrollü gülerdi. Kaldı ki bu şakaya biz bile fazla gülmemiştik. Ama "ehe ehe!"lerin arkası kesilmiyordu. Bir de döndü ki Eşref asteğmenin gözleri yuvalarından fırlamıştı. Aman Allah'ım Eşref asteğmen gülmüyor, boğuluyor, resmen ölüyordu... Onun "ehhe"leri "öhhö"leri boğulmakta olan bir insanın nefes alma mücadelesiydi... Elimiz ayağımız buz kesti. Ne yapacağımızı şaşırdık. Artık doktora haber verecektik ki Eşref asteğmen nefes kontrolünü sağlamaya başlamıştı. Ama ayakta duracak hali yoktu. Koltuğa otururken elindeki yarım çay bardağını masaya bıraktı... Öksürmekten takati kesilmiş halde İsmail astsubayın kül gibi beyazlaşan çehresine baktı: -Az daha öldürüyordun beni İsmail. Karakter sahibiydi hakikaten. O andaki aynı durumda bir çok insan İsmail astsubaya ya bağırır, ya öfkelenir veya küserek falan verirdi tepkiyi. Eşref Abi, bunun bir art niyet olmayıp şaka sırasındaki bir kaza olduğunu bildiği için İsmail astsubaya ikinci bir laf etmemişti. İyi de Eşref asteğmene ne olmuştu da o bir kalça atmayla "öhhö öhhö" diye öksürük krizine tutulmuştu? Meğer Eşref Abi tam o anda çay bardağını bir yudum almak üzere ağzına götürmüş. Tam yudumlarken bir darbeyle ileri ittirilince sıcak çay, nefes borusuna kaçmış. Yıllar geçtiği halde ayakta çay içerken kimi görsem Eşref asteğmen hali gözümün önüne gelir. Mümkün olduğunca çayı da suyu da oturup içerim. Emin Ceylan- İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00