Ey ihtilalciler!.. Ey darbeciler!..

A -
A +

Camdan insanların acıyarak baktıkları ben, ne olduğunu anlayamadan nezarete atıldım. Nezarette benden önce 24 ülkücü arkadaşla 8 TÖB-DER üyesi öğretmen arkadaş da vardı. Herkes şakın şaşkın birbirine bakıyor, neler olacağını tahmin etmeye çalışıyordu. O daracık yerde balık istifi şeklinde saatlerce bekletildik. Vatanımız için, bayrağımız için, ordumuz için, Mehmetçiğimiz için canımızı bin kere vermeye hazırdık. Fakat o Mehmetçik şimdi bize silah doğrultmuş, bizi zanlı olarak gözaltına almıştı. İşte bu, hepsinden daha acıydı. Nihayet akşama doğru bizi hükümet konağının zemin katına tıktılar. Başımıza da bir askeri "Bir olay olursa vur!" emri vererek dikip bizi o halde bırakıp gittiler. Halbuki Pazaryeri, küçük bir ilçeydi. Hiçbir siyasi olay olmamıştı. Baştan "Hemen salarlar, bırakırlar" diye düşündük. Sonra yanıldığımızı anladık. Saatler geçmiyor, günler kâbus gibi geliyordu. Bu arada yüce Rabbime şükürler olsun namazlarımı da hiç aksatmadım. Birliğin komutanı Şeref Çavuş ile yardımcısı Onbaşı Okan bana namaz kılmam hususunda çok yardımcı oldu. Her gün çeşitli söylentilerin dolaştığı bir ortam içinde tam 10 gün geçti. Üzerimize çevrilmiş namluların ucunda 10 gün. Sanki yıllar gibiydi... Her geçen gün ümitlerimiz tükeniyordu. Gölcük'e gitme söylentilerinin ayyuka çıktığı bir zamanda hatırı sayılır emekli bir iki subay sayesinde ifademiz alınarak serbest bırakıldık. 10 gün boyunca beton zemin üzerinde yatmaktan hasta olmuştum. Boynumda oluşan, yıllardır geçmeyen ve halen de devam eden ağrılar oluşmuştu. Bizler 10 gün sonra şöyle veya böyle serbest kalmıştık.12 Eylülde Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde yüz binleri aşan insan, sorgusuz sualsiz gece yarıları yataklarından alınarak kelepçeler takılarak kodeslere tıkıldı. 12 Eylülde içeriye alındığımda daha 8 aylık evliydim. Peki "Önce vatan!" diyerek suç işledik, bizi içeri aldınız. Peki ya daha 8 ay evli olduğum sevgili eşimin ne suçu vardı? Ya rahmetli anamın 10 gün boyunca gece gündüz ağlayarak ettiği dualar, ya anacığımın suçu neydi? Haydi benimki neyse, ya yüz binlerin analarının, bacılarının, eşlerinin, nişanlılarının suçu neydi? Yıllarca hapishanelerde çürüyen maddi ve manevi işkence yapılanların suçu neydi? Neydi? Sonra bir sağdan, bir soldan deyip darağacına yolladığınız gençler. Ey ihtilalciler! Ey darbeciler! Bizim gençliğimiz vatan içindi. Ya şimdiki gençlik? Bakın da iftihar edin. Gençlik bitmiş, mahvolmuş. Uyuşturucu ve fuhuş batağında, kumar âleminde... İşte bu nesil sizin eseriniz, şuursuz nemelazımcı gençlik. Ya ülkücü gençliğe hitap eden sayın liderler, sayın yöneticiler... Bizler ve yakınlarımız hem maddi hem manevi işkenceler görürken sizler nerelerdeydiniz? Sahi gerçekten nerelerdeydiniz? Ey bu millete yapmadığını bırakmayan CHP'nin kuyruğuna takılıp gidenler, sahi sizler nerelerdeydiniz? Sayın Ecevit'in karşısında el pençe duranlar, bu duruşumuz "devlet terbiyesinden geliyor" diyenler... Ama öte yandan Referandum için kapınıza gelenlere kapıyı bile açmayan liderler... Bizlerin hakkını sizler mi savunacaksınız? Gerçekten bizi anlayabilecek misiniz? Nerde? Nerde? NERDE? Ey sağcılar, ey solcular!.. Gelin ilk defa birlikte hareket edelim. Şu darbe anayasasını tarihe gömelim. Bu halk, bu millet daha iyilerine layık. 'EVET'i tercih ederek yepyeni bir Türkiye'nin kurulmasında öncü olalım. Ne dersiniz? Baki Çakırca-Eskişehir > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.