Frank oto tamircisiydi

A -
A +

Alucra’dan başlayıp Amerika’ya uzanan hatıramı özetlemeye bugün de devam ediyorum…

 

Hiç unutmam günlerden cuma. Hakkı Baba diye bir büyüğüm var, beni korur kollar. Gemiden kaçacağımı söylemiştim ona, yol gösterdi…

 

Gemiden çıktım 7-8 metre yüksekliğinde bir tel örgü. Gece büyük sıkıntı çekerek bunu başardım. Biraz gün ışıyınca yürüdüm. Arabalarının başındaki polislere selam veriyorum kırk yıllık Amerikalı edasıyla. Neyse sıyrıldık alandan, koş Allah koş, bomboş sahra, nihayet vardım bir benzin istasyonuna. Elimi yüzümü yıkadım, az İngilizcem var ama yabancı olduğum ortada. Dedim büyük şehirlerde kaybolmam lazım, yakalanırım yoksa. Baktım bir taksi. “Hello mello… Gider misin New York’a!”

 

Elimle para işareti yaptım? Kâğıda 55 yazdı. 550 diyormuş meğer. Bende var 575 neredeyse hepsini verdim adama. Yolculuk 16 - 17 saat sürdü ama sonunda karıştık kalabalığa.

 

Para da suyunu çekti. Kaldırımlar benim gibi aç insan dolu. Metruk bir benzin istasyonu buldum, hiç değilse tuvaleti var, suyu akıyor. Aylarca sefil yaşadım sokakta çöpten yiyecek aradım. 60 kilodan 45’e düştüm, saç sakal birbirine karıştı, kendimi görsem tanıyamam. Bir gün Rabbim bir kapı açtı… Hava yağışlı, yürüyorum, bir korna. Baktım biri işaret ediyor “gel buraya!” Kırmızı bir pikap, arkası açık kasa. Gittim, bin dedi. Bir havlu uzattı kafamı kuruladım. Meğer Kore’de Türklerle birlikte savaşmış. Ahmet adlı bir Anadolu çocuğu hayatını kurtarmış. Türk dendi mi kuşları uçuyor. Bir çiftliğe geldik. Bizi bir bayan karşıladı. “Kız kardeşim Rana!” Kadın 55-60 yaşlarında. Hani çocukken eve yavru kedi getirirsiniz ya: “Anne n’olur bakalım buna!” Aynen o hava. Kadının gözlerinde şefkat var, acıdığı ortada.

 

Açtım, karnımı doyurdular. Yıkandım paklandım. Verdikleri kıyafetleri giydim, bir çıktım. “Aaa sen bebekmişsin daha!” Koca pizzayı yemiş, yıkanmışım, bir ağırlık bastı ki uyku gözlerimden akıyor. Beni aşağı kata aldılar Frank, şömineyi yakmış, odunlar çıtırdıyor. Nasıl uyumuşum, ceset gibi âdeta. Gelip gidip kalbimi dinlemişler öldü mü yoksa?

 

Frank oto tamircisiydi, Rana da emekli hemşire. Bunlar İtalya’dan Amerika’ya göçerlerken trafik kazası geçiriyor, ana babalarını kaybediyorlar. Biri 8, öbürü 11 yaşında. Yetimhanede birbirine sarılıyor, evlenmiyorlar. “Olur ya benim karım seni istemez, senin kocan beni istemez, kimse girmesin aramıza.” DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.