“İnsanlık tarih boyu hep mücadele edegelmiş, niçin? Huzurlu bir hayat yaşamak için...”
Bundan yirmi otuz sene önce hayal bile edemediğimiz yenilikler var. Dijital dünya yapay zekâya kadar gelindi. O kadar kolaylıklar var ki yazılsa sayfalar yetmez.
Annem dokuz çocuk, karı koca on nüfusun haftada bir ateş yakıp kazanlarla su kaynatıp leğenlerde çamaşır yıkardı. Zorluğunu bugüne göre bir düşünün. Bir de ful otomatik çamaşır makinasını mukayese edin.
Kömür odun sobalı tek ısınan odayı, yalıtımlı doğalgazlı klimalı evleri rahatlığını düşünün.
Kısaca bir iki örnek yazdım bunları çoğaltabilirsiniz. Bu yapılan yenilikler biz insanoğlunun daha huzurlu yaşaması içindi ama dönüp hâlimize baktığımızda eski beğenmediğimiz iç huzur sanki kimsede kalmamış bir yerlerde bir yanlışlık var ama nerede?
Demek ki gak deyince su guk deyince ekmek vermek huzuru artırmıyor. İnsanın bir kanadı maneviyat diğer kanadı maddiyattır.
Dün akşam yatsı namazından sonra biraz kitap okudum. Evde yalnızdım. Şöyle toplumun ve yakın çevremin yaşantılarını gözden geçirdim. Yirmi yıl öncesi ve bugün. Yirmi otuz yıl önce tanıdıklarımdan cezaevinde hiçbir kimse yoktu. Bugün belki elli kişi çeşitli suçlardan dolayı hapishanelerde. Yirmi otuz yıl önce çevremde boşanan aile dağılmış aile hiç yoktu. Şimdi elan yüzlerce aile boşanmış ve dağılmış durumda. Yirmi otuz yıl önce hiç kimseden “oğlum veya kızım bağımlı” diyen bir Allah’ın kulu yoktu. Şimdilerde onlarca aile çocukları bu meretleri kullanıyor diye şikâyet ediyorlar. Aşırı derecede bir ahlaki çöküntü var. Maalesef bu ahlaki çöküntüler de artık topluma olağan gündelik işler gibi gelmeye başladı. Şerli cepheler bu topluma bunları azar azar zerk ederek alıştırdı. Daha dün haram abes gördüğümüz şeyleri normal görmeye başladık. Bu davranışlarla hep beraber külli zarar ettik. Çünkü hepimiz aynı gemide yolculuk yapıyoruz. Neme lazımcılığın ateşi, bir gün baktık evimizi bacamızı sarmış yanıyor gördük. Yani bana değmeyen yılan bin yaşasın ama baktık o yılan bizi de zehirlemiş.
Evler villalar geniş gönüller daralmış. Alet edevat çoğalmış huzur azalmış. Kalabalık şehirlerde herkes yalnızlaşmış. Kedi köpek sahip bulmuş anne baba yalnız kalmış. Oysa kalpler onun emir ve yasaklarına uyup uygulamakla huzur bulurdu.
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...
Orhan abi çok teşekkür ederiz.
bu günkü halimizi güzel anlatmış ağzına sağlık